Epeydir yeni bir yazısına ya da
kitabına rastlamıyorum. Şimdi nerdedir, ne yapıyordur bilemem. İlk gençliğimde
sıklıkla ve beğeniyle okuduğum, daha da önemlisi içtenlikle sevdiğim bir köşe
yazarı vardı: Gürbüz AZAK… Lafı uzatmadan, okuru sıkmadan diyeceğini deyiveren
temiz bir üslup sahibiydi. Hatırladığım kadarıyla aynı zamanda ressamdı da.
Zaten köşe yazıları da, özene bezene uğraşılmış tablolar gibi zarif ve
sıcacıktı. Köşe yazılarından başka birkaç kitabını da okumuştum. O birkaç kitap
şimdi kitaplığımın kimbilir hangi köşesinde gamsız sıralanmışlardır? İşte
onlardan biri “Atlar Hazır mı?” idi. Seçme köşe yazılarının derlenmesiyle
teşekkül eden bir kitaptı bu. Kitaba adını veren yazı, muhafazakar dünya
görüşünün hayata ve topluma hakim olması için gerekli şartları mı izah
ediyordu? Öyleydi sanırım. Hafızamda nasılsa bir diyalog yer etmiş. Bu diyalog,
o yazıda mı geçiyordu yoksa başka yerde mi okudum bilmiyorum. Diyalog şu:
Gürbüz Azak, “Atlar hazır mı?” kitabını imzalarken, bir genç yanına yaklaşıyor
ve “Atlar hazır mı ağabey?” diye soruyor. Gürbüz Azak, başını kaldırıp gence
bakıyor: “Yiğitler hazır mı?” diye soruyor. Ne anlıyorum bu hafızamda yer etmiş
hayali diyalogdan? Şunu: Büyük hedeflere ulaşmak için harekete geçmek lazım. Harekete
geçmek için ise “binilecek at” ve “ata binecek yiğit” lazım. Hangisi daha
öncelikli? İnsan faktörü mü, yoksa maddi şartlar mı? İşin yoksa tartış dur.
Bu kadar lafı şunu demek için
yazmaktayım. 16 Mart 2014 Pazar günü saat 10:00’da yapmayı tasarladığımız “Adli Yargı Hakimlik ve Savcılık Deneme Sınavı” soruları hazır. Sizin anlayacağınız atlar hazır.
Acaba yiğitler hazır mı?
Hüseyin
Cem ÇÖL
8 Mart 2014 – H 309
8 Mart 2014 – H 309
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder