Rahel, yargı dağıtıyor.
Rahel, Tanrıya kafa tutuyor.
Rahel, Tanrıyı hizaya sokuyor.
Rahel, ne bu çocukluk diyor Tanrıya, sen Tanrısın kendine
gel. Bırak bu ergen erkek tavırlarını. Büyü artık. Sen de her varlık gibi
evril. Yetti senin çocuklukların!
Rahel, yakışır mı sana diyor, sonra ekliyor: Hem, nasıl
yakışmaz. Yaşar Usta çık aradan.
Rahel, Tanrıya sarı kart gösteriyor. Kırık vazonun yanında
boynu bükük bekleşen Tanrı suskun.
Rahel, Tanrıya ayar çekiyor. Elmanın koordinatlarını ver,
sonra “sakın yeme” de. Kolaysa sen yeme yiğidim.
Rahel, Tanrıyı, Tanrının silahıyla vuruyor. Hani, hep
koruyacaktın bizi? Hani, seviyordun bizi? Seven, sevdiğini öldürür mü? (“Hiç öldürmez
olur mu Rahel’cim?” Konuşan Oscar Wilde.)
Rahel, bir kadın. Ben de çok kıskandım ama sevgim
kıskançlığıma üstün geldi. Sen bir Tanrısın, benim kadar bile olamayacaksan,
ortalıkta Tanrıyım diye dolaşma, diyor. İnsan kadar merhametli olmayacaksa bir
Tanrı, bi zahmet Tanrıyım diye caka satmasın.
Rahel, bir ana. Tanrıya, Tanrı gibi davran, kendine yakışanı
yap, diyor. Yapamıyorsan gözüme görünme, senin Tanrılığını kabul etmiyorum,
diyor. Rahel, seni ben var ettim, benim çocuklarıma dokunursan, var ettiğim
gibi yok da ederim diyor. Rahel, bir ana, çocukları var. Tanrı, anasız bir
çocuk. Seni kim şımarttı böyle? Her aklına eseni yapamazsın.
Rahel, Tanrının kulağını çekiyor.
Rahel, Tanrıyı şamarlıyor.
Rahel, son çare, uçak moduna giren Tanrıyı ayağının altına
alıyor.
Yarattıklarını oyuncak sanan Tanrı, oyuncaklar, oyun kurallarını hiçe sayınca kızıyor, öfkeleniyor. Oysa kuralı en çok çiğneyen, kural kitabının tahrif edilmesine müsaade eden kendisi. Öfkelendi ama beklemediği yerden tokadı yedi. Bir kadın karşısında ezildi. Bir kadın tarafından ezilmek, aşağılanmak hoşuna gidiyor olabilir mi? Madalyonun görünen yüzündeki maço erkek kayboldu, diğer yüzündeki edilgen erkek gün yüzüne çıktı.
*
O gün, orada, Rahel, Tanrıya öldürücü darbeyi vurdu.
Yıllar sonra Niçe selasını okudu.
Hüseyin Cem ÇÖL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder