15 Ekim 2024 Salı

TRÜ HF 1. Sınıf Öğrencilerine HUKUK EĞİTİMİNDE DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ ÜZERİNE DÜŞÜNCE VE ÖNERİLER

 

HUKUK EĞİTİMİNDE DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ ÜZERİNE DÜŞÜNCE VE ÖNERİLER[1]

ÖNEMLİ NOT: Aşağıda okuyacağınız öneriler kesinlik arz etmemekte, öğretim üyesinden öğretim üyesine değişkenlik gösterebilmektedir. Fakat bu önerilerin hepsi başarılı hukuk öğrencileri tarafından denenmiş ve olumlu sonuçlar elde edilmiştir. Bu yazı, hukuk eğitimine yeni başlayan öğrencilere yol göstermek amacıyla hazırlanmış mütevazi öneriler demetinden ibarettir.

I. Neden hukuk eğitiminde ders çalışma yöntemleri? Hukuk fakültesine yeni kayıt yaptıran bir öğrenci, özellikle fakültenin ilk dönemlerinde çok ağır bir bunalım yaşamaktadır. Üniversite hayatının lise ortamından farklı olması, farklı bir şehirde bulunma, aileden uzak olma gibi durumların dışında hukuk eğitiminin kendine özgü yapısı da bazı sorunlara neden olmaktadır. Lise eğitimi sırasında, hukuk eğitiminde görülen derslerle bağlantılı herhangi bir konunun işlenmemiş olması, hukuk öğrencisini ne yapacağını kestiremez durumda bırakmaktadır. Bu nedenle öğrencilerin iyi bir hukuk eğitimi almaları için ders çalışma yöntemleri hakkında yol gösterilmesi gerekmektedir. Bu metin bu amaçla hazırlanmıştır.

II. Derse gelirken yapılması gerekenler: Derse gelirken yüzeysel dahi olsa o gün anlatılacak konunun çalışılması başarı grafiğini artırır. Derse bu şekilde gelen öğrenci böylece dersten sıkılmaz, dersi daha istekle dinler ve derse devamı artar. Anlayamadığı noktaları dersin hocasına sorma imkanı bulur. Derse gelmeden önce bir kez kabaca bile olsa okunan ve o gün anlatılacak bilgilerin derste de aktarılması bilginin kolayca yerleşmesini sağlar. Belli aralıklarla yapılan tekrar da bilgiyi kalıcılaştırır.

III. Dipnot okuma alışkanlığı kazanma: Hukuk öğrencisi, ders kitaplarında bulunan dipnotları mutlaka okumalıdır. Dipnotlar lüzumsuz yere konulmuş bilgiler değildir. Burada bazen bir yargı kararına, bazen öğreti görüşüne veya bilimsel bir makaleye yer verilmektedir. Bu bilgiler hukuk öğrencisinin hukuk bilgisini, mantığını ve hukuku kavrayışını genişletir. Öğrencinin dipnot okuma alışkanlığını kazanabilmesi için öncelikle konuyu ders kitabından çalışması gerekir. Ders kitabı yerine güvenilir ve sağlıklı olmayan ders notlarından çalışılması uzun vadede öğrenciye yarar değil zarar getirir. Geleceğin nitelikli hukukçuları ancak okuyan, düşünen, sorgulayan, yeni fikirlere açık, vizyon sahibi kişiler arasından çıkabilir. Bu nitelikleri hukukçuya ancak güvenilir, birikimli akademisyenlerin yazdığı ders kitapları verebilir.

IV. Kanunla beraber çalışma: Bir hukuk öğrencisinin ilgili derse kanunsuz çalışması tam anlamıyla bir intihardır. Bir asker için tüfeği ne anlam ifade ediyorsa hukuk öğrencisi için de kanun (ve ilgili ders kitabı) o anlam ifade eder. Sadece ders çalışırken değil, derste de kanun (ve ders kitabı) hazır bulundurulmalı, dersin öğretim üyesi konuyla ilgili kanun hükümlerini anlatırken, öğrenci bunu önünde açık olan kanundan takip etmelidir. Unutulmamalıdır ki, hukukçu her şeyi bilen değil aradığını nerede (mevzuat denizinin neresinde) bulabileceğini iyi bilen kişidir.[2] Kanunla birlikte çalışma, öğrencinin bilgisinin kanuna dayanmasını sağlayacak, böylece ezberci değil, düşünmeye ve sorgulamaya yaslanan bir öğrenme süreci oluşacak, bu da bilginin kalıcılaşmasına katkıda bulunacaktır. Zaten ders kitapları, kanunların bir nevi geniş açıklaması (şerhi) niteliğinde olduğu düşünülmektedir.[3] Öğrenci kanunu esas alarak çalışma yöntemi geliştirdiğinde bilgiye en kısa yoldan ve doğrudan ulaşma becerisine ulaşabilecektir.

V. Madde atıflı kanun kullanmanın yararı: Edinilen kanunlar mümkün olduğunca madde atıflı olmalıdır. İlgili hükümler okunurken, o maddenin altındaki atıflar takip edilmeli ve o maddenin hukuk sistemi içindeki yeri kavranmalıdır. Böylece, çalışılan bir hukuksal kurumun diğer kanunlardaki hükümlerle ilişkisi saptanacağı gibi hukuk sistemine bütünsel açıdan bakma alışkanlığı da kazanılacaktır. Bu, hukuk sisteminin kendi içindeki bütünlüğünün fark edilmesini sağlayacak, aradığı konuyu nerede bulabileceğini bilen ve sisteme kuş bakışı bakma yeteneği kazanmış hukukçuların yetişmesine yardımcı olacaktır.

VI. Çalışma yöntemi: Çalışma yöntemi olarak kimi öğrenciler sadece okuyarak, kimileri anlatarak, kimileri de yazarak çalışma yöntemini tercih eder. Hukuk eğitimi temelde okumaya dayanmış olmakla birlikte sadece okuyarak çalışma yönteminin başka yan unsurlarla desteklenmesi şarttır. Örneğin yazarak çalışmak, anlatarak çalışmak gibi. Deneyimler göstermiştir ki, en azından önemli görülen konuların anlatılarak çalışılması daha verimli sonuçlar doğurmaktadır. Öğrenci bu yöntemde okuduğu ders kitabının sayfalarında kendine göre bir sınırlandırma yaptıktan sonra bir kere okuyup okuduğu kısımları kendi kendine veya bir veya birkaç arkadaş grubuna anlatmalıdır. Akılda kalan kısımlar öğrenci tarafından tekrarlandığında, bilginin çok etkili bir şekilde zihinde kaldığı görülecektir. Kuşkusuz bu yapılırken kanunla çalışma yöntemi de göz ardı edilmemelidir. Bir kez anlatma en az üç kez okumaya bedeldir. İşi mantığıyla öğrenmek, takılınan noktalar üzerinde fikir üreterek ve düşünerek çalışmak en doğru yoldur. Anlatarak çalışmanın bir diğer faydası da birden fazla duyu organının harekete geçmesini sağlamasıdır. Gerçekten de anlatarak çalışılırken hem görme duyuları çalışacak hem de okuma sırasında algılama kapasitesi en yüksek seviyeye çıkacaktır.

VII. Temel derslerin önemi: Hukuk eğitiminin olmazsa olmaz temel dersleri bulunmaktadır ve bu derslerdeki bilgi eksiklikleri, zincirleme olarak diğerlerini etkilemektedir. Kişiden kişiye değişebilmekle birlikte, kanaatimizce bu temel dersler; Roma Hukuku, Medeni Hukuk, Borçlar Hukuku, Anayasa Hukuku, İdare Hukuku ve Ceza Hukuku’dur. Bu dersler hayati öneme sahiptir. Tam bu noktada belirtmek istediğimiz bir diğer önemli ders de hem özel hukuk hem de kamu hukukundan ortak noktalar içeren Hukuka Giriş dersidir. Hukuka Giriş dersi fakülteye yeni kayıt yaptıran ve hukuk ile ilgili henüz pek az şey bilen öğrenciler için çok büyük öneme sahiptir. Bu derste, ilerleyen yıllarda ayrıntılarıyla görülecek olan temel alanların adeta özeti geçilmekte ve temel kavram ve kurumlar öğretilmektedir. Özel hukuk alanında ise kanaatimizce en hayati öneme sahip olan ders Borçlar Genel Hukuku’dur. Borçlar Hukuku ilke ve kuralları özel hukukun anayasası niteliğindedir. Özel hukukta başarılı olabilmenin en önemli koşulu Borçlar Hukuku’nu öğrenmektir.

VIII. Pratik çalışmalara devam: Teorik hukuk eğitimi mutlaka pratik çalışmalarla desteklenmelidir. Teori ve pratik arasındaki kopukluk, bilen ama bildiğini uygulayamayan hukukçu yetiştirir. Bu nedenle mutlaka pratik çalışmalara devam edilmeli, teorik bilginin uygulama içinde kullanılması ve kalıcılaşması sağlanmalıdır. Bu amaçla ders kitapları dışında pratik çalışmalar kitaplarının da edinilmesi ve bu kitaplardan çalışılması öğrenciye katkı sağlar.

IX. Ders kitapları içinde kaybolmamak için bir öneri: Ders kitaplarının içindekiler kısmı en az kitabın ana metni kadar önemlidir. Ders kitapları okunurken, kitabın içindekiler kısmının fotokopisi çekilerek konu başlıklarının takip edilmesi gerekir. Böylece her başlık geçildiğinde kitabın içinde kaybolma riski ortadan kalkar. Hangi başlık altında ne olduğunu, bir alt başlığın hangi konuyla ilişkili olduğunu bilen bir öğrenci konuyu çok daha hızlı ve kolay kavrayacaktır. Böylece, okuyucunun kitabın içinde kaybolması mümkün olmaz ve sistematik bilgisi gelişir. Ayrıca bu yöntemi benimsemekle şematik çalışma alışkanlığı kazanılır. Öğrencinin konuları şemalaştırması algılayışını güçlendirir ve konuların zihnine yerleşmesini kolaylaştırır.

X. Sınav soruları çözülürken dikkat edilecek hususlar: Öğrencinin ilk yapması gereken şey, sorulan sorunun hangi hukuki kurumla ilgili olduğunu saptamaktır. Daha sonra konunun veya kurumun tanımı yapılmalı, varsa unsurları kısaca yazılmalıdır. Son olarak ise somut olaya geçilmeli ve teorik bilgiler somut olaya uyarlanmalıdır. Bilgiler kağıda akla geldiği gibi konuşma diliyle değil hukukçu bakışıyla yansıtılmalıdır.

XI. Derse katılım: İyi bir hukukçu aynı zamanda iyi, doğru ve etkili konuşan bir kişidir. Bu nedenle öğrencinin derslere katılması, derslerde yapılan tartışmalarda görüşünü ifade etmesi, mesleki gelişim açısından çok önemlidir. Unutulmamalıdır ki, dünyaya gelen kimse bilgilerini doğuştan getirmemektedir. Herkes belirli bir sistemle çalışarak, düşünerek, muhakeme yaparak bilgilerini sağlamlaştırır.

XII. Mesleki yayınlar: Bir hukukçunun kendini yenilemesi kaçınılmaz bir gerçektir. Yayını ve mevzuatı takip etmeyen, okumayan bir kişinin hukuk mesleğinde başarılı olması mümkün değildir. Bu ise yayın ve mevzuat takibini gerektirir. Dolayısıyla hukuk öğrencisi sadece ders kitabıyla bağlı kalmamalıdır.

XIII. Sınavı geçmek için değil öğrenmek için çalışmak: Bir hukuk öğrencisinin en büyük hedefi, not almak değil öğrenmek olmalıdır. Zaten bu amaçla yola çıkıldığında ister istemez not da gelecektir.

XIV. Hukuk sözlüğü ve genel sözlük kullanım alışkanlığı kazanmak: Bir hukuk öğrencisinin fakülteye kayıt yaptırdığı gün alması gereken ilk şey hukuk sözlüğüdür.[4]Gerek genel sözlüklerde, gerek hukuk sözlüklerinde anlamı bilinmeyen bir kavramla karşılaşıldığında sözlüğe bakılmalı, bu arada birkaç dakika bile olsa diğer sayfalar da karıştırılmalıdır. Böylece sözlük okuma alışkanlığı yerleşmelidir.

XV. Hukukçu her şeyi bilen kişi değildir: Hukukçu her şeyi bilen kişi değil, neyi nerede bulabileceğini iyi bilen kişidir. Dört yıllık bir sürece yayılan hukuk eğitiminde özellikle fakültenin başlarında öğrenilen bazı bilgilerin ilerleyen yıllarda unutulması bir telaş yaratmamalıdır; çünkü unutmak da öğrenmek kadar olağan bir süreçtir. Bazı ayrıntılar unutulabilir. Ancak ilgili dersin temel mantığını çözebilmiş bir öğrenci ayrıntıları ne kadar unutursa unutsun bakış açısını kaybetmeyecektir.

XVI. Pratik çalışma kitaplarından faydalanmayı bilmek: Dışarıdan bakıldığında hukuk fakültelerinde kanunların ezberletildiği şeklinde yanlış bir kanı vardır. Bunun daha da ötesinde hukukun bir ezber faaliyetinden ibaret olduğu anlayışı hakimdir. Oysa ki bu görüşler gerçeği yansıtmaz. Hukuk gerçek anlamıyla bir analitik düşünme yeteneğidir. Ezbere değil muhakemeye, düşünmeye, yorum yapmaya dayanan bir disiplindir.

Alman düşünür ve şair Goethe’nin bir sözünü hatırlatmakta fayda vardır: “Yalnız bilmek yetmez, uygulamak da gerek; yalnız istemek yetmez, yapmak da gerek.”

________________________________________

[1] Bu metin, Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Tamer BOZKURT’un hazırlamış olduğu “Hukuk Eğitiminde Ders Çalışma Yöntemleri Üzerine Düşünce ve Öneriler” isimli makalesinin ÖZETİ niteliğindedir.

[2] Kanunla birlikte çalışma yönteminin uygulanışı ve bu konudaki örnekler için Tamer BOZKURT’un makalesine bakınız.

[3] Bu noktada hukukun kanun ile eşdeğer olmadığı, hukukun kanunu da aşan bir anlama sahip olduğu akıldan uzak tutulmamalıdır.

[4] Piyasada pek çok hukuk sözlüğü bulunmakla birlikte, Prof. Dr. Ejder YILMAZ’ın hukuk sözlüğü (Öğrenciler İçin Hukuk Sözlüğü, Yetkin Yayınları) tavsiye edilebilir.

Hiç yorum yok: