10 Aralık 2024 Salı

Kübik Şirin


Rüyamda Picasso'yu gördüm. Her zamanki gibi zayıf ve inceydi. Ancak yüzündeki derin, anlamlı, sancılı ifade hepten silinmiş, yerini sahte bir tebessümle cilalanmış politik bir duruşa bırakmıştı. Yaptığı portrelerin şeklini yüzüne giydirmişti, kübik bir şirin oluvermişti. Daha az şirin, daha çok kübik. Bir tuvalin karşısındaydı, resim yapmakla meşguldü ancak elinde fırça yoktu, mühür vardı. Zaten üzerine de lekeli bir ressam önlüğü değil, tek bir leke bile bulunmayan lacivert takım elbise giymişti. Ayakkabılar iskarpin. Kendiliğinden boyalı, yani boya gerekmez, parlaması için kadife bir bezle şöyle bir silmek kafi. Bir sanatçıdan çok Yozgat Sorgun Ak Parti Merkez İlçe Başkanı gibiydi. "Sayın" demek zorunda kaldım, oysa "naber lan kurug.t" demem gerekirdi, ne de olsa akran sayılırız. Yanına teklifsizce sokuldum, kendimi inkar edercesine zoraki gülümsedim. Ben "sayın" dedikçe, o şımardı, siyahtan başka renk tanımayan mührü daha sert tuvale vurdu. Tuval "bana mısın" dedi. Tuvali alıp Picasso'nun başına geçirmek istedim, serde korkaklık var, yapamadım. 

Yatay dikdörtgen biçimli tuvale baktım. Ortada çaprazlama uzayan ve giderek daralan gamsız bir ırmak. Sağ yanda karemsi bir ev. İki göz pencere, bir ağız kapı. Evin yanında bir elma ağacı. Armut da olabilir. Irmağın üzerinde ve tuvalin tam ortasında hilal kıvrımlı tahta bir köprü. Yukarıda sıra sıra dağlar. Sıra sıra dağların arasında sırıtan yavşak bir güneş. Güneşi çizerken model sorunu yaşamadığı kesin. Etrafında çok. "Ne bu şimdi?" dedim. "Müfredata uygun" dedi. "S.keyim müfredatını" diyecektim, sustum, malum, viran olası hanede evlad ü iyal var. 

Lafa hemen giremedim. Gayrısamimi ve zoraki bir girizgah yaptım. Ben de sanatçıyım, dedim, ben de resim yapayım, dedim, bana da bir tuval verin, dedim, mühür istemem fırça lütfen, dedim. Daha da diyecektim. Gençliğimde ve otuzlarımda hatta kırkın başlarında, kendimi uzun uzun anlatırdım ve bunu zevkle yapardım. Bir işe yaramadığını anladığımda, cümlelerim kısaldı ve yolculuklarına -hiç bitmeyen yolculuklarına- içimde devam etti. İşte yine diyeceklerimin dış mekandaki sesli macerası bitmiş, iç mekandaki sessiz macerası devam ediyordu ki; Picasso'nun içinden küçük bir Franco çıktı. Guernica'yı yapan Picasso, hayır ekmeksiz kalmaktan korktuğu için değil (korkmak insanidir, korkan ayıplanamaz, korkan değil korkutan ahlaksızdır-K.G.), içinde gizli kalmış mühür sevdasından ötürü Franco'laşmıştı. Mührü tuvale Müzeyyen Gürkaya edasıyla sertçe vurdu. Kocaman bir yazı tuvalde belirdi: REDDEDİLDİ.     

Picasso'yu rüyamda gördüm. Arz ederim. 


Hüseyin Cem ÇÖL

11 Aralık 2024 Salı - PELİTLİ 

Hiç yorum yok: