Bu blog, sorumlusu olduğum derslerin yürütülmesine katkı sağlamak amacıyla hazırlanmaktadır ve TRÜ HUKUK FAKÜLTESİ, TRÜ İLETİŞİM FAKÜLTESİ, KTÜ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ile KTÜ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ öğrencilerine yöneliktir.
Öğr.Gör.Hüseyin Cem ÇÖL
TRABZON ÜNİVERSİTESİ Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku ABD
"Tangodan hoşlanmaya başlamak için, birkaç yenilgi yaşamış olmak gerekir." JOSE MUJICA
30 Kasım 2024 Cumartesi
Öğrenci
15 Ekim 2024 Salı
TRÜ HF 1. Sınıf Öğrencilerine HUKUK EĞİTİMİNDE DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ ÜZERİNE DÜŞÜNCE VE ÖNERİLER
HUKUK EĞİTİMİNDE DERS ÇALIŞMA
YÖNTEMLERİ ÜZERİNE DÜŞÜNCE VE ÖNERİLER[1]
ÖNEMLİ NOT: Aşağıda
okuyacağınız öneriler kesinlik arz etmemekte, öğretim üyesinden öğretim üyesine
değişkenlik gösterebilmektedir. Fakat bu önerilerin hepsi başarılı hukuk öğrencileri
tarafından denenmiş ve olumlu sonuçlar elde edilmiştir. Bu yazı, hukuk
eğitimine yeni başlayan öğrencilere yol göstermek amacıyla hazırlanmış mütevazi
öneriler demetinden ibarettir.
I. Neden hukuk eğitiminde ders
çalışma yöntemleri? Hukuk fakültesine yeni kayıt yaptıran bir öğrenci,
özellikle fakültenin ilk dönemlerinde çok ağır bir bunalım yaşamaktadır.
Üniversite hayatının lise ortamından farklı olması, farklı bir şehirde bulunma,
aileden uzak olma gibi durumların dışında hukuk eğitiminin kendine özgü yapısı
da bazı sorunlara neden olmaktadır. Lise eğitimi sırasında, hukuk eğitiminde
görülen derslerle bağlantılı herhangi bir konunun işlenmemiş olması, hukuk
öğrencisini ne yapacağını kestiremez durumda bırakmaktadır. Bu nedenle öğrencilerin
iyi bir hukuk eğitimi almaları için ders çalışma yöntemleri hakkında yol
gösterilmesi gerekmektedir. Bu metin bu amaçla hazırlanmıştır.
II. Derse gelirken yapılması
gerekenler: Derse gelirken yüzeysel dahi olsa o gün anlatılacak konunun
çalışılması başarı grafiğini artırır. Derse bu şekilde gelen öğrenci böylece
dersten sıkılmaz, dersi daha istekle dinler ve derse devamı artar. Anlayamadığı
noktaları dersin hocasına sorma imkanı bulur. Derse gelmeden önce bir kez
kabaca bile olsa okunan ve o gün anlatılacak bilgilerin derste de aktarılması
bilginin kolayca yerleşmesini sağlar. Belli aralıklarla yapılan tekrar da
bilgiyi kalıcılaştırır.
III. Dipnot okuma alışkanlığı
kazanma: Hukuk öğrencisi, ders kitaplarında bulunan dipnotları mutlaka
okumalıdır. Dipnotlar lüzumsuz yere konulmuş bilgiler değildir. Burada bazen
bir yargı kararına, bazen öğreti görüşüne veya bilimsel bir makaleye yer
verilmektedir. Bu bilgiler hukuk öğrencisinin hukuk bilgisini, mantığını ve
hukuku kavrayışını genişletir. Öğrencinin dipnot okuma alışkanlığını
kazanabilmesi için öncelikle konuyu ders kitabından çalışması gerekir. Ders
kitabı yerine güvenilir ve sağlıklı olmayan ders notlarından çalışılması uzun
vadede öğrenciye yarar değil zarar getirir. Geleceğin nitelikli hukukçuları
ancak okuyan, düşünen, sorgulayan, yeni fikirlere açık, vizyon sahibi kişiler
arasından çıkabilir. Bu nitelikleri hukukçuya ancak güvenilir, birikimli
akademisyenlerin yazdığı ders kitapları verebilir.
IV. Kanunla beraber çalışma:
Bir hukuk öğrencisinin ilgili derse kanunsuz çalışması tam anlamıyla bir
intihardır. Bir asker için tüfeği ne anlam ifade ediyorsa hukuk öğrencisi
için de kanun (ve ilgili ders kitabı) o anlam ifade eder. Sadece ders
çalışırken değil, derste de kanun (ve ders kitabı) hazır bulundurulmalı, dersin
öğretim üyesi konuyla ilgili kanun hükümlerini anlatırken, öğrenci bunu önünde
açık olan kanundan takip etmelidir. Unutulmamalıdır ki, hukukçu her şeyi
bilen değil aradığını nerede (mevzuat denizinin neresinde) bulabileceğini iyi
bilen kişidir.[2] Kanunla birlikte çalışma, öğrencinin bilgisinin kanuna
dayanmasını sağlayacak, böylece ezberci değil, düşünmeye ve sorgulamaya
yaslanan bir öğrenme süreci oluşacak, bu da bilginin kalıcılaşmasına katkıda
bulunacaktır. Zaten ders kitapları, kanunların bir nevi geniş açıklaması
(şerhi) niteliğinde olduğu düşünülmektedir.[3] Öğrenci kanunu esas alarak
çalışma yöntemi geliştirdiğinde bilgiye en kısa yoldan ve doğrudan ulaşma
becerisine ulaşabilecektir.
V. Madde atıflı kanun
kullanmanın yararı: Edinilen kanunlar mümkün olduğunca madde atıflı
olmalıdır. İlgili hükümler okunurken, o maddenin altındaki atıflar takip
edilmeli ve o maddenin hukuk sistemi içindeki yeri kavranmalıdır. Böylece,
çalışılan bir hukuksal kurumun diğer kanunlardaki hükümlerle ilişkisi
saptanacağı gibi hukuk sistemine bütünsel açıdan bakma alışkanlığı da
kazanılacaktır. Bu, hukuk sisteminin kendi içindeki bütünlüğünün fark
edilmesini sağlayacak, aradığı konuyu nerede bulabileceğini bilen ve sisteme
kuş bakışı bakma yeteneği kazanmış hukukçuların yetişmesine yardımcı olacaktır.
VI. Çalışma yöntemi:
Çalışma yöntemi olarak kimi öğrenciler sadece okuyarak, kimileri anlatarak,
kimileri de yazarak çalışma yöntemini tercih eder. Hukuk eğitimi temelde
okumaya dayanmış olmakla birlikte sadece okuyarak çalışma yönteminin başka yan
unsurlarla desteklenmesi şarttır. Örneğin yazarak çalışmak, anlatarak
çalışmak gibi. Deneyimler göstermiştir ki, en azından önemli görülen konuların anlatılarak
çalışılması daha verimli sonuçlar doğurmaktadır. Öğrenci bu yöntemde
okuduğu ders kitabının sayfalarında kendine göre bir sınırlandırma yaptıktan
sonra bir kere okuyup okuduğu kısımları kendi kendine veya bir veya birkaç
arkadaş grubuna anlatmalıdır. Akılda kalan kısımlar öğrenci tarafından
tekrarlandığında, bilginin çok etkili bir şekilde zihinde kaldığı görülecektir.
Kuşkusuz bu yapılırken kanunla çalışma yöntemi de göz ardı edilmemelidir. Bir
kez anlatma en az üç kez okumaya bedeldir. İşi mantığıyla öğrenmek,
takılınan noktalar üzerinde fikir üreterek ve düşünerek çalışmak en doğru
yoldur. Anlatarak çalışmanın bir diğer faydası da birden fazla duyu organının
harekete geçmesini sağlamasıdır. Gerçekten de anlatarak çalışılırken hem görme
duyuları çalışacak hem de okuma sırasında algılama kapasitesi en yüksek
seviyeye çıkacaktır.
VII. Temel derslerin önemi:
Hukuk eğitiminin olmazsa olmaz temel dersleri bulunmaktadır ve bu derslerdeki
bilgi eksiklikleri, zincirleme olarak diğerlerini etkilemektedir. Kişiden
kişiye değişebilmekle birlikte, kanaatimizce bu temel dersler; Roma Hukuku,
Medeni Hukuk, Borçlar Hukuku, Anayasa Hukuku, İdare Hukuku ve Ceza Hukuku’dur.
Bu dersler hayati öneme sahiptir. Tam bu noktada belirtmek istediğimiz bir
diğer önemli ders de hem özel hukuk hem de kamu hukukundan ortak noktalar
içeren Hukuka Giriş dersidir. Hukuka Giriş dersi fakülteye yeni kayıt
yaptıran ve hukuk ile ilgili henüz pek az şey bilen öğrenciler için çok büyük
öneme sahiptir. Bu derste, ilerleyen yıllarda ayrıntılarıyla görülecek olan
temel alanların adeta özeti geçilmekte ve temel kavram ve kurumlar
öğretilmektedir. Özel hukuk alanında ise kanaatimizce en hayati öneme sahip
olan ders Borçlar Genel Hukuku’dur. Borçlar Hukuku ilke ve kuralları özel
hukukun anayasası niteliğindedir. Özel hukukta başarılı olabilmenin en
önemli koşulu Borçlar Hukuku’nu öğrenmektir.
VIII. Pratik çalışmalara
devam: Teorik hukuk eğitimi mutlaka pratik çalışmalarla desteklenmelidir. Teori
ve pratik arasındaki kopukluk, bilen ama bildiğini uygulayamayan hukukçu
yetiştirir. Bu nedenle mutlaka pratik çalışmalara devam edilmeli, teorik
bilginin uygulama içinde kullanılması ve kalıcılaşması sağlanmalıdır. Bu amaçla
ders kitapları dışında pratik çalışmalar kitaplarının da edinilmesi ve bu
kitaplardan çalışılması öğrenciye katkı sağlar.
IX. Ders kitapları içinde
kaybolmamak için bir öneri: Ders kitaplarının içindekiler kısmı en az
kitabın ana metni kadar önemlidir. Ders kitapları okunurken, kitabın
içindekiler kısmının fotokopisi çekilerek konu başlıklarının takip edilmesi
gerekir. Böylece her başlık geçildiğinde kitabın içinde kaybolma riski ortadan
kalkar. Hangi başlık altında ne olduğunu, bir alt başlığın hangi konuyla
ilişkili olduğunu bilen bir öğrenci konuyu çok daha hızlı ve kolay
kavrayacaktır. Böylece, okuyucunun kitabın içinde kaybolması mümkün olmaz ve
sistematik bilgisi gelişir. Ayrıca bu yöntemi benimsemekle şematik çalışma
alışkanlığı kazanılır. Öğrencinin konuları şemalaştırması algılayışını
güçlendirir ve konuların zihnine yerleşmesini kolaylaştırır.
X. Sınav soruları çözülürken
dikkat edilecek hususlar: Öğrencinin ilk yapması gereken şey, sorulan
sorunun hangi hukuki kurumla ilgili olduğunu saptamaktır. Daha sonra konunun
veya kurumun tanımı yapılmalı, varsa unsurları kısaca yazılmalıdır. Son olarak
ise somut olaya geçilmeli ve teorik bilgiler somut olaya uyarlanmalıdır.
Bilgiler kağıda akla geldiği gibi konuşma diliyle değil hukukçu bakışıyla
yansıtılmalıdır.
XI. Derse katılım: İyi bir
hukukçu aynı zamanda iyi, doğru ve etkili konuşan bir kişidir. Bu nedenle
öğrencinin derslere katılması, derslerde yapılan tartışmalarda görüşünü ifade
etmesi, mesleki gelişim açısından çok önemlidir. Unutulmamalıdır ki, dünyaya
gelen kimse bilgilerini doğuştan getirmemektedir. Herkes belirli bir
sistemle çalışarak, düşünerek, muhakeme yaparak bilgilerini sağlamlaştırır.
XII. Mesleki yayınlar: Bir
hukukçunun kendini yenilemesi kaçınılmaz bir gerçektir. Yayını ve mevzuatı
takip etmeyen, okumayan bir kişinin hukuk mesleğinde başarılı olması mümkün
değildir. Bu ise yayın ve mevzuat takibini gerektirir. Dolayısıyla hukuk
öğrencisi sadece ders kitabıyla bağlı kalmamalıdır.
XIII. Sınavı geçmek için değil
öğrenmek için çalışmak: Bir hukuk öğrencisinin en büyük hedefi, not almak
değil öğrenmek olmalıdır. Zaten bu amaçla yola çıkıldığında ister istemez not
da gelecektir.
XIV. Hukuk sözlüğü ve genel
sözlük kullanım alışkanlığı kazanmak: Bir hukuk öğrencisinin fakülteye
kayıt yaptırdığı gün alması gereken ilk şey hukuk sözlüğüdür.[4]Gerek genel
sözlüklerde, gerek hukuk sözlüklerinde anlamı bilinmeyen bir kavramla
karşılaşıldığında sözlüğe bakılmalı, bu arada birkaç dakika bile olsa diğer
sayfalar da karıştırılmalıdır. Böylece sözlük okuma alışkanlığı yerleşmelidir.
XV. Hukukçu her şeyi bilen
kişi değildir: Hukukçu her şeyi bilen kişi değil, neyi nerede
bulabileceğini iyi bilen kişidir. Dört yıllık bir sürece yayılan hukuk
eğitiminde özellikle fakültenin başlarında öğrenilen bazı bilgilerin ilerleyen
yıllarda unutulması bir telaş yaratmamalıdır; çünkü unutmak da öğrenmek kadar
olağan bir süreçtir. Bazı ayrıntılar unutulabilir. Ancak ilgili dersin temel
mantığını çözebilmiş bir öğrenci ayrıntıları ne kadar unutursa unutsun bakış
açısını kaybetmeyecektir.
XVI. Pratik çalışma
kitaplarından faydalanmayı bilmek: Dışarıdan bakıldığında hukuk
fakültelerinde kanunların ezberletildiği şeklinde yanlış bir kanı vardır. Bunun
daha da ötesinde hukukun bir ezber faaliyetinden ibaret olduğu anlayışı
hakimdir. Oysa ki bu görüşler gerçeği yansıtmaz. Hukuk gerçek anlamıyla bir
analitik düşünme yeteneğidir. Ezbere değil muhakemeye, düşünmeye, yorum yapmaya
dayanan bir disiplindir.
Alman düşünür ve şair Goethe’nin
bir sözünü hatırlatmakta fayda vardır: “Yalnız bilmek yetmez, uygulamak da
gerek; yalnız istemek yetmez, yapmak da gerek.”
________________________________________
[1] Bu metin, Atılım Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Tamer BOZKURT’un hazırlamış olduğu “Hukuk
Eğitiminde Ders Çalışma Yöntemleri Üzerine Düşünce ve Öneriler” isimli
makalesinin ÖZETİ niteliğindedir.
[2] Kanunla birlikte çalışma
yönteminin uygulanışı ve bu konudaki örnekler için Tamer BOZKURT’un makalesine
bakınız.
[3] Bu noktada hukukun kanun ile
eşdeğer olmadığı, hukukun kanunu da aşan bir anlama sahip olduğu akıldan uzak
tutulmamalıdır.
[4] Piyasada pek çok hukuk
sözlüğü bulunmakla birlikte, Prof. Dr. Ejder YILMAZ’ın hukuk sözlüğü
(Öğrenciler İçin Hukuk Sözlüğü, Yetkin Yayınları) tavsiye edilebilir.
19 Kasım 2022 Cumartesi
Fathers and Daughters (2015)
Tek gecelik ilişkiler yaşamayı alışkanlık edinmiş bir kadın.
Din adamları, dindarlar, cübbeliler, kardinaller, hahamlar,
şenocaklar, sifiller yani sırtını Tanrıya dayayanlar, Tanrı adına ve hesabına
karar verenler, bu kadını taşlarlar. Üstten bakarlar, anlamazlar, anlamaya
çalışmazlar, sadece hüküm verirler. Toplumu korumak adına bireyi yok ederler.
Peki ya tanrı? Tanrı bir temyiz mahkemesi ise din
adamlarının hükmünü onar mı, yoksa bozar mı? Önce annesini öldürdün, peşinden ona
sahip çıkmaya çalışan babasını da elinden aldın. Tüm sevdikleri yok oldu, sen
yok ettin. Onu birine bağlanmaktan korkar hale getirdin. Bağlansa birine onu kaybetme
ihtimali, yani onu da elinden alma ihtimalin vardı. O yüzden sevgi ihtiyacını
tek gecelik ilişkilerde aradı. Bir yandan da sosyal hizmetlerde çalıştı, annesiz-babasız
büyüyen çocuklara yardım etti. Senin açtığın yaraları tedavi etmek için çabaladı.
Yarayı açan sendin ey tanrı, taşlanan o kadın oldu.
Hüseyin Cem ÇÖL
Pelitli – 19 Kasım 2022 Cumartesi
21 Mayıs 2022 Cumartesi
29 Kasım 2021 Pazartesi
...
Öğrenci arkadaşlarla Orman Fakültesi Kantini önünde çay eşliğinde, çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Düzenleyen, katılan, soru soran, dinleyen, konuşan tüm arkadaşlara içtenlikle teşekkür ederim.
30 Ekim 2021 Cumartesi
Cumartesi Dersi
"Araklı'dan Trabzon'a gelirken ya tünele girersin ya da Kalecik'ten geçersin. Reenkarnasyona inanmadığım için, ben hep Kalecik'ten geçerim."
Hüseyin Cem
2 Temmuz 2021 Cuma
Aç
31 Mayıs 2019 Cuma
Unutulan Bir
17 Mayıs 2019 Cuma
Atarlı Rahel
Yarattıklarını oyuncak sanan Tanrı, oyuncaklar, oyun kurallarını hiçe sayınca kızıyor, öfkeleniyor. Oysa kuralı en çok çiğneyen, kural kitabının tahrif edilmesine müsaade eden kendisi. Öfkelendi ama beklemediği yerden tokadı yedi. Bir kadın karşısında ezildi. Bir kadın tarafından ezilmek, aşağılanmak hoşuna gidiyor olabilir mi? Madalyonun görünen yüzündeki maço erkek kayboldu, diğer yüzündeki edilgen erkek gün yüzüne çıktı.