12 Ocak 2013 Cumartesi

“Tehlike Kolu” : Durumdan Vazife Çıkarmak



Kısa romanları seviyorum. Bir çırpıda, araya kesinti girmeden okunabiliyorlar çünkü.

Yunan yazar Andonis Samarakis’in Tehlike Kolu romanını bugün öğleden sonra –H 309’da- bir oturuşta okudum. Romanın konusuna dair bir ipucu vereyim. 1959 yılında, Yunanistan’ın Farsala adındaki küçük bir kentinde yaşamakta olan ve insanlığın gidişatından hiç de memnun olmayan Doktor Vasiliyadis, ıztırabını hissettiği derdin ağırlığıyla, bir anda kendini pastane camlarını taşlarken bulur. Ve olaylar gelişir.

Doktor’un yaptığı düpedüz aydın saçmalığı. Ha bir de içinde –sağdan soldan her aydında olduğu gibi- bu halk cahil ve bu halkı uyandırmak lazım kibri de gizli.

Bence Doktor Vasiliyadis’in yanılgısı şurada: Kaygısız olmak ya da kaygısız davranmak; her zaman duyarsız olmak anlamına gelmez. Aksine hayata tutunabilmek, acılarla savaşabilmek ve hayatta kalabilmek için iyi bir savunma aracı olabilir. 1959’daki şartlar, daha önceden vardı, şimdi de var. İnsanoğlu var oldukça, savaş ve açlık korkusu hep var olacak. O halde, yıl ne olursa olsun bu anlamda hep 1959’dayız aslında. Her an tehlike altında olduğumuz için de tehlike kolunu çekmeye gerek yok. Zaten bir işe de yaramaz. Önce bir sakin olmak lazım.

Bizim Doktor Vasiliyadis’ler, durumdan vazife çıkarmaya kalkan aklıevveller, sakin olmayı beceremediler, tren istasyona yanaşmadan tehlike kolunu çekiverdiler. Şimdi hepsi içerde “suçum ne” diye ağlaşıyorlar.

Güzel Tesalya Pastanesi'nin vitrinine taşı atarken düşünecektin sen onu. Şimdi ağlaşmanın yok faydası.  

Hüseyin Cem ÇÖL
12 Ocak 2013 – H 309