'Ölümümden kimse sorumlu değildir.
En çok babamı üzeceğim için üzgünüm.
Hayattan zevk almıyorum.
İşyerinde de mutlu değilim.
Başarılı olduğumu düşünmüyorum'
18.4.2013’te intihar eden akademisyen
Murat Elbay’ın ardında bıraktığı not
İntihar etmiş iki genç tanıdım. İki er. İkisini de intihar ettikten hemen sonra tanıdım. Onların soğumaya başlamış çıplak bedenlerini gördüm. Artık hayatla olan kavgalarını sona erdirmiş, masum, savunmasız ve yaralı hallerini. İç çatışmaları ve dış çatışmaları bitmişti, mutlak bir sessizlik ve huzur sinmişti tenlerine.
Biri, nöbet kulübesinin yanında yığılıp kalmıştı. G3’ü çenesinin altına dayamış, mermi miğferini delip çıkmıştı. Henüz gün doğmamışken vermişti kararını. Nöbetinin bitmesine yirmi beş dakika kala. Yani bir saat otuz beş dakika boyunca, o birkaç metrekarelik nöbet kulübesinde an be an zihninde kendisini hazırlamıştı verdiği o karara. Ardında birkaç kırık cümle de bırakmıştı. Not defteri, kamuflajının sağ cebinden çıkmıştı.
Bir diğeri, duvarlarına asırlarca çıkmamacasına barut kokusunun sindiği bir silahlıkta kanla dolu zeminde yatmakta idi. O odada, o ve ben ikimizdik. Ben ayakta, o yerde kan denizine uzanmış yatmakta. Yüzünün yarısı paramparça. Mermilerden biri elektrik kablolarına da isabet ettiği için, kesikti elektrikler. Bir ışıldak bulmuşlardı, odayı ve yerde cansız yatan eri gösteren. Öylece kalakalmıştım. Duman, barut, kan kokusu arasında; biri cansız, diğeri canlı iki beden. Soğukkanlı olmak lazımdı, ölümün ve hayatın karmaşık yapısını zihnimden silip atmaya çalışmıştım, olup biteni en basit haliyle kabul etmeye çabalamıştım. Ve ne tuhaf, kendimden hiç ummazdım, başarmıştım da.
Bir genç neden intihar eder? Bu bilinebilir mi? Eğer, intihar vakasının soruşturmasını yapmakta iseniz, tekemmül etsin diye çabaladığınız dosya bir intihar dosyası ise, bu soruya cevap bulmak zorundasınızdır. Bulabildim mi? İntihar eden askerlerin dolapları, yatakları, çamaşırları, çantaları, defterleri didik didik edildi; koğuş arkadaşlarının, komutanlarının, aile fertlerinin tek tek ifadesi alındı. Gerçeği öğrenebildim mi? Acaba, soruşturma sırasında, bir yol bulup karşıma dikilselerdi, kendileri ne için intihar ettiklerini açık açık söyleyebilirler miydi?
Bir genç neden intihar eder? Bilinemez bu sorunun cevabı. Bilinir de söylenemez mi yoksa? Çünkü bunun cevabı ağırdır. Kimse söyleyemez o cevabı yüreklice. “Sistem” der çıkarız işin içinden. En kolayı, en yürek ferahlatanı, en iç soğutanı budur çünkü. Aynaya hiç değilse bir süre bakamayanlar, aramızdaki en masum katillerdir. Bir intihar varsa, herkes katildir.
Bir genç intihar eder, bir an duraklanılır, niyesi merak edilir, sonra herkes kendi şarkısını söylemeye kaldığı yerden devam eder.
Maalesef.
Hüseyin Cem ÇÖL
23 Nisan 2013 – Pelitli