31 Ağustos 2013 Cumartesi

Gülü Susuz...


Nasılsa kalıvermiş iç'erde bi yerde!... 


Hüseyin Cem ÇÖL
31 Ağustos 2013 - H 309 

5 Ağustos 2013 Pazartesi

Ruhi Mücerret'ten Mülhemdir!


Bilirim ve bildiririm ki; dünya yalan, hayat güzeldir. 

Hüseyin Cem ÇÖL
5 Ağustos 2013 - H 309 

"İstemem, Eksik Olsun!"



Ne yapmak gerek peki? Sağlam bir arka mı bulmalıyım? Onu mu bellemeliyim? Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi, önünde eğilerek efendimiz sanmak mı? Bilek gücü yerine, dolanla tırmanmak mı? İstemem!

Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret? Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım? Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık edip, taklalar mı atmalıyım? İstemem, eksik olsun!

Her sabah kahvaltıda kurbağa mı yemeli? Sabah akşam dolaşıp pabuç mu eskitmeli? Onun bunun önünde hep boyun mu eğmeli? İstemem! Eksik olsun böyle bir şöhret, eksik olsun!

Ciğeri beş para etmezlere mi “yetenekli” demeli? Eleştiriden mi çekinmeli? ‘Adım Mercuré dergisinde geçse’ diye mi sayıklamalı? İstemem! İstemem, eksik olsun!

Korkmak, tükenmek, bitmek… Şiir yazacak yerde eşe dosta gitmek. Dilekçeler yazarak içini ortaya dökmek? İstemem, eksik olsun! İstemem, eksik olsun!

Ama şarkı söylemek, düşlemek, gülmek, yürümek… Tek başına… özgür olmak! Dünyaya kendi gözlerinle bakmak. Sesini çınlatmak, aklına esince şapkanı yan yatırmak. Bir hiç uğruna kılıcına ya da kalemine sarılmak; ne ün peşinde olmak, para pul düşünmek; isteyince Ay’a bile gidebilmek…
Başarıyı alnının teriyle elde edebilmek…

Demek istediğim, asalak bir sarmaşık olma sakın. Varsın boyun olmasın bir söğüdünki kadar. 

Yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var?


Cyrano De Bergerac'tan

29 Haziran 2013 Cumartesi

Nadas Zamanı


Yeni yayın döneminde yeniden merhaba diyebilmek dileğiyle.

Hüseyin Cem ÇÖL
29 Haziran 2013 - Sivas 

27 Haziran 2013 Perşembe

Deplasmanda Plasebo


Allah'ım kaderimde anarşi ve protesto 
antidepresanlar ve içi boş bir gardırop 
ne de çok yer kaplıyor mesela al pacino 
yardımın gerekiyor kadıköy'deyim stop. 

Allah'ım kaderim bu sentimental ambargo: 
alternatif referans potansiyel salvo yok, 
sadece klostrofobi, hicran türbülans ve şok; 
cariyeler çekilmiş yeraltına cumburlop. 

Allah'ım kaderimi sen yazdın sen bilirsin 
kalbim oyuncak mı ne, ne kolay kırılıyor? 
'deplasmandır bu dünya' diyor albino şeyhim 
plasebo yutturuyor bana depresif doktor. 

Allah'ım kaderimden şikayetçi değilim 
aksine bahtiyarım evrende bana da rol 
verdiğin için şahsen, Allah'ım bizler senin 
falsolu kullarınız, n'olur bizden razı ol. 

MURAT MENTEŞ 

23 Haziran 2013 Pazar

Masal





"İslamiyet de Marksizm de belli bir coğrafyanın, belli bir medeniyetin masalları. Hayat büyük, çılgın, deli dolu, ikisinin de dışında."  

Cemil Meriç
(Jurnal - 1 Nisan 1970)

21 Haziran 2013 Cuma

Günün Sözü : "ADİL OL!"


Kafka'nın "Ceza Sömürgesinde" hikayesini pek çok severim. Kaç defa okudum, şimdi de dinleme vakti. Aşk ile buyrun hep beraber dinleyelim :


"—Subayın, artık hükümlüye pek aldırdığı yoktu. Yolcunun yanına gelip, cebinden küçük deri çantayı çıkardı; kağıtları karıştırarak, içinden aradığını bulup yolcuya gösterdi, "Okuyun!" dedi. "Okuyamam," dedi yolcu, "söyledim size, bu yazılardan bir şey anlamadığımı. "Yakından bakmaya çalışın." dedi subay ve birlikte okuyabilmek için yolcunun yanına sokuldu. Fakat bu da yarar sağlamayınca, yolcunun, yazıyı izleyebilmesi için serçe parmağını kağıdın üzerinde, değdirmeden -sanki kağıdın yüzünü, temasıyla kirletmeye cesaret edemiyormuş gibi- parmağını değdirmeden gezdirerek, yazının ana hatlarını çizdi. Yolcu, hiç olmazsa, bu işte subayı memnun etmek için çaba gösterdi, fakat bir türlü sökemiyordu: "ADİL OL!” diye yazılı orada," dedi. "Artık okuyabilirsiniz tabii." Yolcu, kağıdın üzerine öyle eğilmişti ki, subay, elini sürer diye korkarak, hemen geri çekti; yolcu bir şey söylemedi, ama yazıyı hala sökemediği besbelliydi. "Adil ol! yazılı orada." diye tekrar etti subay. "Be1ki." dedi yolcu, "inanıyorum size." "Peki, öyleyse," dedi subay; hiç olmazsa biraz tatmin o1muştu; merdivene çıktı; kağıdı dikkatle nakkaşın içine yerleştirdi. "


Franz KAFKA - Ceza Sömürgesinde 

14 Haziran 2013 Cuma

İstibdat Bitmez Bu Topraklarda



Bilmez değildim bu gerçeği ya, huyum kurusun işte, illaki bir yazarın gerçeği kurgunun içine bandırıp hayatın içine yedirmesi gerekiyor ki net algılayabileyim.

Bir haftadır ara ara okuduğum ve nihayet bu akşam bitirebildiğim Ahmet Altan’ın “Kılıç Yarası Gibi” romanı, işte hep bildiğim o gerçeği, kâfur tas içinde önüme koyuverdi. Şu paragraf romanın son sayfasından:  

“… İstibdat bitti diye sevinen, şimdi çoktan ölüler diyarına göçmüş bu halkın, bu topraklarda istibdadın hiç bitmeyeceğini, biri bittiğinde yenisinin başlayacağını, bu topraklarda yalnızca istibdadın yetişebildiğini bilmediklerini düşünüyordu.”

Bu toprakların mayasında var otoriterlik. Herkes, en sağından en soluna kadar, birlikte barış içinde yaşamayı değil, sadece herkesin kendisine râm olmasını arzuluyor içten içe. İstibdata karşı çıkanlar, aslında, istibdadın kendisine değil, müstebide karşılar.

Bir özet geçeyim istedim.

Hüseyin Cem ÇÖL
   14 Haziran 2013 – H 309

11 Haziran 2013 Salı

Sis


"Hakiki aşk kılıç yarası gibidir, yara kapansa da izi mutlaka kalır."

AHMET ALTAN
Kılıç Yarası Gibi, 
Alkım Yayınevi, İstanbul 2006, s. 239. 

10 Haziran 2013 Pazartesi

Valla Sınav Sorusu


Behzat Ç. – La sana geçen ay bin lira para vermiştim, hatırladın mı?
Ercüment Çözer – Hiç unutmadım ki. 
Behzat Ç. – Ne zaman ödeyecen la borcunu biiiipppp?
Ercüment Çözer – Ödeyesim yok.
Behzat Ç. – Yani, vaziyetin iyi ama canın ödeme yapmak istemiyor öyle mi? O vakit, ............................................

Diyalog aşağıdaki hangi cümleyle tamamlanırsa, Behzat Ç. alacağına hukuk düzeni içinde kavuşabilir?

a) Canın sağ olsun, bin lira senden değerli mi?
b) Seni Allah’a havale ediyorum la kitapsız herif.
c) Bir bardak su ver de sevabına içeyim. Soğuk olsun lütfen. 
d) Seni çok pis döverim, o parayı da sana yâr etmem bilesin.
e) Ben en iyisi ilamsız icra takibi yapayım, hadi see you.       

Hüseyin Cem ÇÖL
10 Haziran 2013 - Pelitli