Bilmez değildim bu gerçeği ya, huyum kurusun işte, illaki bir yazarın gerçeği kurgunun içine bandırıp hayatın içine yedirmesi gerekiyor ki net algılayabileyim.
Bir haftadır ara ara okuduğum ve
nihayet bu akşam bitirebildiğim Ahmet Altan’ın “Kılıç Yarası Gibi” romanı, işte
hep bildiğim o gerçeği, kâfur tas içinde önüme koyuverdi. Şu paragraf romanın son
sayfasından:
“…
İstibdat bitti diye sevinen, şimdi çoktan ölüler diyarına göçmüş bu halkın, bu
topraklarda istibdadın hiç bitmeyeceğini, biri bittiğinde yenisinin
başlayacağını, bu topraklarda yalnızca istibdadın yetişebildiğini
bilmediklerini düşünüyordu.”
Bu toprakların mayasında var otoriterlik.
Herkes, en sağından en soluna kadar, birlikte barış içinde yaşamayı değil,
sadece herkesin kendisine râm olmasını arzuluyor içten içe. İstibdata karşı
çıkanlar, aslında, istibdadın kendisine değil, müstebide karşılar.
Bir özet geçeyim istedim.
Hüseyin Cem ÇÖL
14 Haziran 2013 – H 309
1 yorum:
Çok güzel bir tespit. İşte bir olamadığımız için belki de bu kadar devlet kurduk, yıktık; ama bir araya gelmiş gibi davranıp yeniden var olduk. Umarım son olur.
Yorum Gönder