8 Haziran 2013 Cumartesi

Kral Cübbeli



“Bir oyun oynadık, oynamaktayız. Hepimiz farkındayız değil mi? Mış gibi yapma oyunu.” dedi, Malcolm X’in cebindeki oyuncak haç.

“Oyunbozanlık etmenin sırası mı? Hem de birlik ve beraberliğe böylesine ihtiyaç duyduğumuz bir günde”, dedi Cübbeli Ahmet Efendi. Kızmıştı haça anlaşılan.      

*

“Ama bu kral cübbeli” dedi Tusubasa.

“Tusubasa öyle yazılmaz” dedi annesi “Lütfen kayda doğru geçsin, Tsubasa olmalı”.

“Evvela annelerden öğrendik” dedi Mehpare Hanım, “sahte gerçeği, gerçeğin sahtesiyle ustaca kombinlemeyi.”

*

“Ne yapacaksın o Themis heykelini” dedi Louise Salavin.

“Satacağım”, dedi Cyrano de Bergerac.

“Cyrano sen de bunu yaparsan, Tahir Sami ne yapmaz?” dedi Bay K.

“Ama ekmek parası” diyemedi Cyrano, çünkü gerçeği olduğu gibi söylememeyi öğrenmek için sekiz dönem ders görmüştü slaytlar eşliğinde. İçindekini diyemedi de, bir söylev vermeyi daha uygun gördü. Bir söylev: Büyük insanlık ideali hakkında.

*

Gregor Samsa, kendini devcileyin böcek bulmazdan az önce insan bedenli son hâliyle, “Hukuk, iktidarın fahişesidir diyenin ağzına sağlık” dedi. “Ağzına sağlık” lafını duyan yeni işkadını Mukaddes Kısakes, bunu kuracağı ağız ve diş sağlığı merkezinin kapısına ışıklı panolarla yazmayı aklından geçirdi. Oysa Gregor’un kızkardeşi “fahişe” lafına takılmıştı. Mutfağa gitti, irice bir elmayı aldı, ısırdı, kalanını kardeşinin kafasına fırlattı.

Hukuk ve iktidar arasındaki münasebetsiz münasebet alenen icra edilmekteyken, “kuşa bakın” diye haykırdı Gobbels.

Hazirun kuşa baktı.   

 *

“Korkakların klavyesini başlarında parçalamak lazım” dedi Behzat Ç. “Bu nasıl bir kral çıplak yazısıdır la, her tarafından korkaklık akıyor?” diye de ekledi.

“Amirim, kral çıplak değil zaten, kral cübbeli” dedi, Harun.

“La bi sus la biiiippppp, zevzeklik etme” dedi amiri.

Hayalet, güldü. Akbaba, masalı dinlemeye devam etti; piyonlar ölümüne savaşırken perde gerisinde şahla vezirin ahlaksız yakınlaşmasına tanık olmaktan keyiflendi.

E… Sonra ne oldu?

Ne olacak?

Yandı.

Bitti.

Kül oldu.

Vay dede sakalım.
Hüseyin Cem ÇÖL
8 Haziran 2013 – H 309