“
(…) Ben isterdim ki her gece dua ettiğim özel öğretmenlerimin içinde siz de
olun. Sizin de özel bir yeriniz olsun bende isterdim. Sizi hayırla yad etmek
isterdim. Öğretmenim, hocam diyebilmek isterdim. Ama bana yolda gördüğüm hiç
tanımadığım bir yabancı kadar uzaksınız. Çünkü ben yaptığı işin hakkını verme
derdinde olmayanları, akşam eve gittiğinde vicdanı rahatsız olmadan
uyuyabilenleri, çocuklarına yedirdiği lokmanın helal olup olmadığı kaygısını
çekmeyenleri (hakkını vermeden kazanılan para haramdır), muhatap olduğu
kitlenin hakkını gözetmeyenleri, aktarması gerekenleri aktarmayanları, onların
beyinlerini boş bırakanları; sevemiyorum bu konuda hoşgörülü olamıyorum. (…) ”
Yukarıdaki satırlar bir öğrencim
tarafından bugün bana hitaben yazıldı.
Böylece askerden geldiğim 9 Mart
2012’den bu yana, onca uğraşın, yıpranmaların, didinmelerin, gayretlerin,
çırpınmaların mükafatını pek güzel almış oldum.
Kendimle ne kadar gurur duysam
azdır.
Peki bir kez daha beni tanımayanlara
kendimi takdim edeyim. Kim mişim ben?
1. Yaptığı işin hakkını verme derdinde olmayan biriyim.
2. Akşam eve gittiğinde vicdanı rahatsız olmadan
uyuyabilen biriyim.
3. Çocuklarına yedirdiği lokmanın helal olup olmadığı
kaygısını çekmeyen biriyim.
4. Hakkını vermeden para kazanan biriyim.
5. Muhatap olduğu kitlenin hakkını gözetmeyen biriyim.
6. Aktarması gerekenleri aktarmayan biriyim.
7. Onların beyinlerini boş bırakan biriyim.
Peki, tamam ben buyum. Kabul. Şu an
Haziran ayındayız. Dönem bitti, dersler bitti, finaller de bugün yarın bitmek
üzere. Herkes tatil planları peşinde. Peki benim tatil planlarım nedir? Ola ki
merak eden olur. Bu yaz ki planlarımı yazayım da, ne olduğum daha iyi
anlaşılsın.
1. Bu yaz, Deniz Ticareti Hukuku ve Sigorta Hukuku
derslerinin slaytlarını hazırlayacağım. Aslında seneye bu dersleri verme
ihtimalim çok az. Ama olur ya, beklenmedik bir durum (mücbir sebep J)
zuhur eder, bu dersleri verecek olan öğretim üyesi ders sorumluluğunu bana
devredebilir. Dönem başında böyle kötü bir sürprizle karşılaşmamak için bu yaz
tedbirimi almam lazım. Çünkü bu iki dersi daha önce hiç anlatmadım, aniden
kucağımda bulursam, zorlanabilirim.
2. İİBF’lere iki yıldır İcra ve İflas Hukuku dersi
anlatıyorum. Bu ders benim alanım değil ama anlata anlata epey malumat sahibi
oldum, deyim yerindeyse dersin şifresini çözdüm. Hazırladığım slaytlar da fena
değil, işe yarar. Bu slaytları biraz genişletirsem, pratik çalışmalarla
zenginleştirirsem, hatta Hakimlik sınav sorularını da içine katabilirsem pekala
HF öğrencileri için de kullanışlı olabilir. Kuru/Arslan/Yılmaz üçlüsünün o
devasa YEŞİL kitabını bu yaz yeniden hatmetmem şart. Hatta KIRMIZI Medeni Usul’ü
de okursam, okuyabilirsem ne iyi olur.
3. Ticaret Hukuku ders slaytlarım epey olgunlaştı. Ama
yine de bir kez daha baştan sona gözden geçirmekte fayda var. Özellikle HF
öğrencileri için hazırladığım Ticaret Hukuku slaytlarına pratik çalışma eklemem
şart. İİBF için hazırladığım Ticaret Hukuku slaytlarının kapsamını ise biraz
daraltmalıyım. Ders saatleri düşürülünce her konuya değinmek imkanı kalmadı. Zaten
İİBF’liler de az ama öz bilgi peşinde. Daha dar bir slayt onların KPSS’de de,
lisans sınavlarında da işini görür.
4. Hem HF, hem de İİBF için hazırladığım Borçlar Hukuku slaytlarını
yeni baştan düzenlemem şart. İİBF için hazırladığım slaytın kapsamını
daraltmalıyım. HF için hazırladığım Borçlar Hukuku slaytlarını ise özellikle
pratik çalışmalarla genişletmeliyim. Aslında Borçlar Hukuku en sevdiğim ders
ama gel gör ki şimdiye dek bu dersi HF’nde gönlümden geçtiği gibi işleyemedim. Çünkü,
ben yaptığı işin hakkını verme derdinde olmayan biriyim. Bu sene, geçen seneye
nazaran biraz daha iyiydi ama yine de eksik kaldığım pek çok nokta var. Önümüzdeki
yıl ise Allah gönlümdekini biliyor ya, bu dersi hiç vermek istemiyorum. Ama
bütün iş benim istememle ya da istemememle olmuyor. Keşke bir sürpriz olsa da,
HF öğrencilerine “yaptığı işin hakkını verme derdinde olan” başka biri bu
dersin sorumluluğunu benden alsa. Ah keşke.
5. Roma hukuku slaytlarını bu yılın Ocak tatilinde, bahar
dönemi derslerinin başlamasından önce baştan sona yenilemiştim. İşte ben böyle
bir enayiyim. Oturup baştan sona slayt yeniledim. Roma hukuku, çağdaş hukukun
temeli olduğundan, bu dersin olabildiğince çağdaş hukukla kıyaslamalı işlenmesi
gerektiği düşüncesindeydim. Bu nedenle hazırladığım slaytın tamamında Roma
hukuku-Türk hukuku karşılaştırması yapmıştım. Öğrencilerin hem özel hukukun
temelini kavramaları, hem temel hukuk bilgilerini pekiştirmeleri, hem de özel
hukuk derslerine yönelik sağlam bir altyapı kazanmaları için “araştırma ödevi” hazırlamalarını
sağlamıştım. Odama gelen istisnasız her öğrenciye de kitaplığımdaki kitapları
ödünç vererek ödevlerini en iyi şekilde yapmalarına yardım ettim. Nerdeyse
sınıfın yarısı ödevlerini benden aldıkları kitaplarla hazırladılar. Yukarıdaki
mektupta benim “hakkını vermeden para kazanan” biri olduğumu ima eden öğrenci dahil.
Ve iki gün boyunca sabah sekizden akşam beşe kadar öğrencilerin sunumlarını
dinledim. Boşuna uğraşmışım, salaklık yapmışım. Enayiliğime doymayayım. Bu yaz,
Roma slaytlarımı yakmak istiyorum. Seneye, bu ders bana kalırsa, dayarım
öğrencinin önüne Ziya Umur’u, ne halleri varsa görsünler. Zaten ben “akşam eve
gittiğinde vicdanı rahatsız olmadan uyuyabilen biriyim.”
6. Bu sene, hem Borçlar Hukuku Genel Hükümler dersinde,
hem de Ticaret Hukuku dersinde öğrencilere pratik çalışma ödevi vermiştim.
Maalesef bazen zaman yokluğundan, bazen de tembelliğimden (!) verdiğim bu
ödevlerdeki olayları kendim uğraşıp da çözümünü yapamadım. Yine de bu ödevleri
en az sınavlar kadar önemsedim. Belki ödevlerin çözümünde öğrenciye yeterince yol
gösterici olamadım ama pratik çalışmanın yöntemi ve önemi konusunda öğrenciye
bilinç vermeye gayret ettim. Bu yaz, masa başına oturacağım ve öğrenciye
verdiğim toplam 120 olayın çözümünü kendim yapmaya çalışacağım. Güz dönemi
başladığında ise, 2. Sınıf öğrencilerine Borçlar Hukuku, 3. Sınıf öğrencilerine
de Ticaret Hukuku çözümlü pratik çalışmalarını dağıtacağım. Bunu yapmak yerine “dinlenmek”
belki en akıllıca hareket. Fakat benim bu dünyadaki tek hobim “çocuklarıma
haram lokma yedirmek”. Bu zevkten kendimi mahrum edemem.
2014 yaz planlarım böyle.
2013 yazı da, 2012 yazı da işte hep
buna benzer beyhude gayretlerle, boşa kürek çekmelerle geçti. Son iki yaz, yok
Ticaret’ti, yok İcra-İflas’tı, yok Roma’ydı, yok Borçlar’dı diyerek çabaladım
durdum. Ha bu arada, ben ne çok derse giriyormuşum böyle. Derdim neyse benim? Oysa
benim yarım bıraktığım bir doktoram var. Vaktimi, enerjimi “derslere”
vermektense, “doktora tezime” verseydim, şimdi çoktan “yar.doç.dr.” olmuştum. Ayrıca
benim bir de “ailem” var. İyice yorgunluk safhasına giren tamire muhtaç yıllanmış
bir evliliğim, benden habersiz büyümekte olan üç güzel çocuğum var. Dersler bir
şekilde yürürdü. Aileme, eşime, çocuklarıma daha çok vakit ayırmak varken, küçük kızımın gözlerine daha çok bakmak varken, nedir bendeki bitmek bilmez bu enayilik nöbeti? Cem'cim neye yaradı sendeki bu delilik? Yıllar, inancını da sildi süpürdü; şimdi kimden "hak" talep edeceksin?
***
Şu an çok üzgünüm. Çok da mutsuzum. Hayatımda
hiç bu kadar haksız ithama maruz kalmadım.
Ben bunları ASLA hak etmedim.
Hüseyin
Cem ÇÖL
4
Haziran 2014 – H 309