"Vade tekmil olup ömür dolmadan
Emanetçi emanetin almadan
Ömrünün bağının gülü solmadan
Varıp bir canana ıhrar verdin mi?"
Bir yıl önce, bugün, akşam dersini bitirdikten
sonra yorgun argın eve gelip televizyon karşısına geçtiğimde, halk ozanı Neşet
Ertaş’ın vefatını öğrenmiştim. O an, bedenime ansızın ikinci bir yorgunluk
çökmüştü. Sessiz sedasız gözlerimden akan birkaç damla gözyaşı, ağzımdan
dökülen rahmet dileklerine karışmıştı.
Bir yıl içinde, nerdeyse her gün, en
az yarım saat, bazen bir saat dinledim Neşet Ertaş’ı. Hocanın ilminden pay
kapmaya çalışan bir talebe edasıyla pür-dikkat, kendimi vererek, hatta adayarak.
Her dinleyişimde biraz daha piştim, biraz daha olgunlaştım. “İnsan” olma
yolunda beni besleyen ana damarlardan biri oldu Neşet Ertaş.
Bir yıl sonra, bugün… Sevgi, saygı,
şükran ve rahmetle anıyorum kendisini. İyi ki yaşadı, iyi ki biz faniler tanık
olduk onun yaşamına ve iyi ki hala yaşamakta… Çünkü, gerçek sanatçılar,
eserleri var oldukça, yaşamaya devam ederler.
Şimdi bana az müsaade. İmtihanı zor bir
dersim var. İmtihanı zor ama şükürler olsun hocam sesiyle, sazıyla, sözüyle ve
özüyle kemâlatın doruğunda. Gassal elinde meyyit gibi kendimi teslim edersem,
biraz daha “insan” olacağım sayesinde.
Dersin konusu : “Yolcu”.
Dersin konusu : “Yolcu”.
Hüseyin
Cem ÇÖL
25
Eylül 2013 – H 309