“başka ölümler çeker bizi
/ ve bazen
başkaları
/ ölümü çeker bizim için”
/ ölümü çeker bizim için”
İsmet ÖZEL
Çok uzaktan gördüğüm yol ortasındaki
karaltının, bir karton ya da gazete parçası olmasını içtenlikle diledim. Fakat
pekala biliyordum kendimi kandırmaya çalıştığımı. Yaklaştıkça karaltıya,
karaltı belli etti kendini. Başı bir yana, kuyruğu öbür yana düşmüş bir kedi
ölüsü bu. İki tekerleği ortalayıp yavaşça geçtim üzerinden. Bir başkasının,
başkalarının benim sebep olduğumu düşünebileceği aklıma geldiğinde, birden
kendimi aklama çabası içinde çırpınırken hissettim. Akabinde bu aklama çabası
beni utandırdı. Önemli olan neydi? Bir canlının (velev ki bu canlı bir kedi
olsun) acı ölümü mü, yoksa bu ölüme tanıklık etmenin iç sıkıntısı mı?
Açıyorsun gazetenin üçüncü
sayfasını. Fatma Sibel Sevinç (39), Emrah Akbulut (20), Ruhi Yöney (27) için de
yol bitmiş, yolculuk sona ermiş. Aynı sıkıntı yine kapladı içini. Artık
gazetenin üçüncü sayfalarını okumamalısın. Bu mudur vardığın sonuç?
Biz kaçsak da karaltı hep yolun
ortasında çıkacak önümüze. Ansızın.
Ta ki, kendimiz karaltı olana dek.
Ta ki, kendimiz karaltı olana dek.
Hüseyin Cem ÇÖL
8 Eylül 2013 – H 309
8 Eylül 2013 – H 309