Trabzon’da yine gri bir sabah. Şikayetim yok. Gri Trabzon’a yakışıyor. Küçük kızım televizyonu açmış “Hediyeci Ejderha Dibo”yu izliyor. “Hem hediyeci hem ejderha ne ayak?” diye düşünürken mecburen ben de ekranın karşısında çakılı kalıyorum. “Dibo” sevimli, şaşırtıcı ve eğlenceli bir karakter ama elbette bir “Pepe” değil. Okeye dördüncü arasam Dibo’yu değil, Pepe’yi tercih ederdim. Onbeş dakkalık seyirden benim vardığım sonuç bu.
Dibo ve türevleriyle
günümü ekran karşısında geçirmek istemediğim için, şu yalan dünyadaki en büyük
eğlencem olan “slayt” işini tamamlamak üzere fakülteye geldim. Vatan
gazetesinde okuduğum küçük bir haber, beni en büyük eğlencemden bir müddet alıkoydu.
Haber şu:
“Kazada kızı ölen babaya haciz şoku
Mersin’in Tarsus ilçesinde trafik kazasında yaşamını yitiren
13 yaşındaki Devrim Polat’ın ölümüne neden olan sürücü hakkında baba Şeyho
Polat, 80 bin liralık tazminat davası açtı. Mahkeme, sürücünün aileye 50 bin
lira tazminat ödemesine karar verdi, 30 bin liralık kısmını ise reddetti. Ancak
sürücünün bir geliri ve mal varlığı olmayınca tahsilat yapılamadı. Buna karşın
Borçlar Kanunu’na göre Serdar Köse’nin avukatı da ret edilen miktar olan 30 bin
TL üzerinden kanuni vekalet ücreti olan 6 bin TL için Polat Ailesi’ne icra
takibini başlattı. Lojistik firmasında şoför olarak çalışan 3 çocuk babası
Şeyho Polat’ın 900 TL’lik maaşının 225 TL’ne haciz konuldu. Şeyho Polat, “Hem
kızım öldü, hem tazminat davasını kazanmama karşın para alamadım, hem de
kızımın ölümüne neden olan kişinin avukatına avukatlık ücreti ödemek zorunda
bırakılıyorum. Bu nasıl kanun?” dedi.”
Rahmetli Mehmet Ali Birand’ın deyimiyle “sokaktaki vatandaş”
bu haberi okuduğunda, bu ülkede adalet olmadığını, kanunların haklının değil
haksızın yanında olduğunu, hukuk sisteminin düzgün işlemediğini düşünecektir.
İlk bakışta bir adaletsizliğin göze çarptığı da muhakkak.
Peşin yargıya varmadan biraz düşünelim.
Davacının avukatı tazminat talebini ne olur ne olmaz diyerek
düşük tutsaydı ve dava dilekçesine o büyülü “fazlaya ilişkin haklarımız saklı
kalmak kaydıyla” ifadesini ekleseydi yine sonuç böyle mi olacaktı?
Olmayacaktı.
En azından karşı tarafa vekalet ücreti verilmesine gerek
kalmayacak, aleyhine icra takibi yapılmayacak ve maaşına haciz konmayacaktı.
Avukat çıtayı yüksek tutmuş, hakim de avukatın beklentisinin
altında bir tazminat tespit etmiş, sonuçta olan davacıya olmuş ve ortaya “adaletsiz”
bir manzara çıkmış.
Kıssadan hisse : “Usûl, esastan önemlidir, yeğen!”
Hüseyin Cem ÇÖL
28 Eylül 2013 – H 309
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder