28 Eylül 2013 Cumartesi

Yeğenlere Hafta Sonu Dersi



Trabzon’da yine gri bir sabah. Şikayetim yok. Gri Trabzon’a yakışıyor. Küçük kızım televizyonu açmış “Hediyeci Ejderha Dibo”yu izliyor. “Hem hediyeci hem ejderha ne ayak?” diye düşünürken mecburen ben de ekranın karşısında çakılı kalıyorum. “Dibo” sevimli, şaşırtıcı ve eğlenceli bir karakter ama elbette bir “Pepe” değil. Okeye dördüncü arasam Dibo’yu değil, Pepe’yi tercih ederdim. Onbeş dakkalık seyirden benim vardığım sonuç bu.  

Dibo ve türevleriyle günümü ekran karşısında geçirmek istemediğim için, şu yalan dünyadaki en büyük eğlencem olan “slayt” işini tamamlamak üzere fakülteye geldim. Vatan gazetesinde okuduğum küçük bir haber, beni en büyük eğlencemden bir müddet alıkoydu. Haber şu:

“Kazada kızı ölen babaya haciz şoku

Mersin’in Tarsus ilçesinde trafik kazasında yaşamını yitiren 13 yaşındaki Devrim Polat’ın ölümüne neden olan sürücü hakkında baba Şeyho Polat, 80 bin liralık tazminat davası açtı. Mahkeme, sürücünün aileye 50 bin lira tazminat ödemesine karar verdi, 30 bin liralık kısmını ise reddetti. Ancak sürücünün bir geliri ve mal varlığı olmayınca tahsilat yapılamadı. Buna karşın Borçlar Kanunu’na göre Serdar Köse’nin avukatı da ret edilen miktar olan 30 bin TL üzerinden kanuni vekalet ücreti olan 6 bin TL için Polat Ailesi’ne icra takibini başlattı. Lojistik firmasında şoför olarak çalışan 3 çocuk babası Şeyho Polat’ın 900 TL’lik maaşının 225 TL’ne haciz konuldu. Şeyho Polat, “Hem kızım öldü, hem tazminat davasını kazanmama karşın para alamadım, hem de kızımın ölümüne neden olan kişinin avukatına avukatlık ücreti ödemek zorunda bırakılıyorum. Bu nasıl kanun?” dedi.”

Rahmetli Mehmet Ali Birand’ın deyimiyle “sokaktaki vatandaş” bu haberi okuduğunda, bu ülkede adalet olmadığını, kanunların haklının değil haksızın yanında olduğunu, hukuk sisteminin düzgün işlemediğini düşünecektir.

İlk bakışta bir adaletsizliğin göze çarptığı da muhakkak.

Peşin yargıya varmadan biraz düşünelim.

Davacının avukatı tazminat talebini ne olur ne olmaz diyerek düşük tutsaydı ve dava dilekçesine o büyülü “fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla” ifadesini ekleseydi yine sonuç böyle mi olacaktı?

Olmayacaktı.

En azından karşı tarafa vekalet ücreti verilmesine gerek kalmayacak, aleyhine icra takibi yapılmayacak ve maaşına haciz konmayacaktı.

Avukat çıtayı yüksek tutmuş, hakim de avukatın beklentisinin altında bir tazminat tespit etmiş, sonuçta olan davacıya olmuş ve ortaya “adaletsiz” bir manzara çıkmış.

Kıssadan hisse : “Usûl, esastan önemlidir, yeğen!”

Hüseyin Cem ÇÖL
 28 Eylül 2013 – H 309  

Hiç yorum yok: