17 Ekim 2013 Perşembe

Kuyuya Bir Taş da Benden


Sabri F. Ülgener  (1911-1983)
Kitaplığımda, Orhan Çakmak’ın hazırladığı Sabri F. Ülgener’i anlatan bir biyografi kitabı bulunmakta. Fırsat buldukça elime alıyor, Ülgener Hocanın düşüncelerini anlamaya ve bir zihniyeti çözmeye çabalıyorum. Çok başarılı olduğum söylenemez. Çünkü iktisat bilmem, ayrıca tarih bilgim de kişilerle ve vakalarla sınırlıdır. Bir iktisat tarihi okuyarak bu alandaki açığımı kapatmayı çok istiyorum. Ders verdiğim iktisat öğrencilerinin elinde İktisadi Düşünceler Tarihi kitabını gördükçe içim gidiyor fakat önceliğimi kendi alanımdaki eksiklerimi gidermeye verdiğim için, henüz bu tasavvurumu gerçeğe dönüştürmüş değilim. Ama inanıyorum, bir gün, İktisadi Düşünceler Tarihi kitabını tadını çıkara çıkara okuyacağım. Elbet bir gün…

Anladığım kadarıyla Ülgener, Weber’i iyi analiz etmiş. Weber’den yola çıkarak, temel sorunu anlamaya ve çözmeye vakfetmiş ömrünü. Temel sorun şu: Çalışmayı en üstün ibadet sayan Lutherci Hıristiyan ahlakının Batı dünyasının iktisadi gelişiminde oynadığı rolü, neden İslam dünyasında İslam ve özellikle tasavvufi İslam üstlenemedi? Özetle, onlar ileri giderken biz neden geride kaldık?

Bu soru ve elbette bu sorunun cevabı benim için ayrıca önemli. Çünkü, makro planda son üç asırdır İslam dünyasının yaşadığı ve halen yaşamakta olduğu acıklı vaziyet, mikro planda benim kırk yıllık küçük ömrüme hayal kırıklıkları, beceriksizlikler ve iç çatışmaları şeklinde yansıdı. Benimle beraber her müslüman da bu acıdan kendi çapında payını aldı. Batı karşısında hepimiz az çok özgüven zedelenmesine maruz kaldık. Hepimiz, tüm Müslümanlar, aynı derdin sarmalında yuvarlandık, yuvarlanmaktayız.

Sorun varsa, ki var, bir yerde hata yapmış olmalıyız ya da hayatı yanlış kavramış olmalıyız. Hatamız nedir, nerededir ve nasıl düzeltilebilir? Bu akışı tersine çevirmek mümkün mü?

Elbette mümkün. Ancak biraz zaman lazım. Üç-beş asır kadar.

Şimdiye dek, bu konulara akıl yoran her kişi, kendi çapında sorunu kavramak ve çözüm yolları sunmak için çabalamış, literatür tüm bu gayretlerin neticesinde ulaşılan mahsüllerle dolmuş taşmış. Kuyuya bir taş da benim gibi bir cahil atsa kıyamet kopmaz ya! Affınıza sığınarak, buyurun, hem sorunun kaynağını, nerde hata yaptığımızı, hem de çözümü gösteren benim naçizane düşüncem şu:

“Ahiret odaklı dünya anlayışı değil, dünya odaklı ahiret anlayışı…”

Hüseyin Cem ÇÖL
17 Ekim 2013 - H 309

Hiç yorum yok: