![]() |
Sabri F. Ülgener (1911-1983) |
Kitaplığımda, Orhan Çakmak’ın hazırladığı Sabri F. Ülgener’i
anlatan bir biyografi kitabı bulunmakta. Fırsat buldukça elime alıyor, Ülgener
Hocanın düşüncelerini anlamaya ve bir zihniyeti çözmeye çabalıyorum. Çok
başarılı olduğum söylenemez. Çünkü iktisat bilmem, ayrıca tarih bilgim de kişilerle
ve vakalarla sınırlıdır. Bir iktisat tarihi okuyarak bu alandaki açığımı
kapatmayı çok istiyorum. Ders verdiğim iktisat öğrencilerinin elinde İktisadi
Düşünceler Tarihi kitabını gördükçe içim gidiyor fakat önceliğimi kendi
alanımdaki eksiklerimi gidermeye verdiğim için, henüz bu tasavvurumu gerçeğe
dönüştürmüş değilim. Ama inanıyorum, bir gün, İktisadi Düşünceler Tarihi
kitabını tadını çıkara çıkara okuyacağım. Elbet bir gün…
Anladığım kadarıyla Ülgener, Weber’i iyi analiz etmiş. Weber’den
yola çıkarak, temel sorunu anlamaya ve çözmeye vakfetmiş ömrünü. Temel sorun
şu: Çalışmayı en üstün ibadet sayan Lutherci Hıristiyan ahlakının Batı
dünyasının iktisadi gelişiminde oynadığı rolü, neden İslam dünyasında İslam ve
özellikle tasavvufi İslam üstlenemedi? Özetle, onlar ileri giderken biz neden
geride kaldık?
Bu soru ve elbette bu sorunun cevabı benim için ayrıca
önemli. Çünkü, makro planda son üç asırdır İslam dünyasının yaşadığı ve halen
yaşamakta olduğu acıklı vaziyet, mikro planda benim kırk yıllık küçük ömrüme hayal
kırıklıkları, beceriksizlikler ve iç çatışmaları şeklinde yansıdı. Benimle
beraber her müslüman da bu acıdan kendi çapında payını aldı. Batı karşısında
hepimiz az çok özgüven zedelenmesine maruz kaldık. Hepimiz, tüm Müslümanlar, aynı
derdin sarmalında yuvarlandık, yuvarlanmaktayız.
Sorun varsa, ki var, bir yerde hata yapmış olmalıyız ya da
hayatı yanlış kavramış olmalıyız. Hatamız nedir, nerededir ve nasıl
düzeltilebilir? Bu akışı tersine çevirmek mümkün mü?
Elbette mümkün. Ancak biraz zaman lazım. Üç-beş asır kadar.
Şimdiye dek, bu konulara akıl yoran her kişi, kendi çapında
sorunu kavramak ve çözüm yolları sunmak için çabalamış, literatür tüm bu
gayretlerin neticesinde ulaşılan mahsüllerle dolmuş taşmış. Kuyuya bir taş da
benim gibi bir cahil atsa kıyamet kopmaz ya! Affınıza sığınarak, buyurun, hem
sorunun kaynağını, nerde hata yaptığımızı, hem de çözümü gösteren benim
naçizane düşüncem şu:
“Ahiret odaklı dünya
anlayışı değil, dünya odaklı ahiret anlayışı…”
Hüseyin Cem ÇÖL
17 Ekim 2013 - H 309
17 Ekim 2013 - H 309
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder