Bu blog, sorumlusu olduğum derslerin yürütülmesine katkı sağlamak amacıyla hazırlanmaktadır ve TRÜ HUKUK FAKÜLTESİ, TRÜ İLETİŞİM FAKÜLTESİ, KTÜ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ile KTÜ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ öğrencilerine yöneliktir.
Öğr.Gör.Hüseyin Cem ÇÖL
TRABZON ÜNİVERSİTESİ Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku ABD
"Tangodan hoşlanmaya başlamak için, birkaç yenilgi yaşamış olmak gerekir." JOSE MUJICA
2 Ocak 2013 Çarşamba
"Hukuk Fakültesine Yeni Başlayanlara Öneriler"
KTÜ Hukuk Fakültesi öğrencilerine :
Aşağıdaki linkte hukukçu Özge Yücel'in "Hukuk Fakültesine Yeni Başlayanlara Öneriler" yazısı yer alıyor. Okumanızı tavsiye ederim.
http://ozgeyucel1919.blogspot.com/2012/08/hukuk-fakultesine-yeni-baslayanlara.html?spref=tw
31 Aralık 2012 Pazartesi
Hesap Devresi Sonu
"İşte tam o sırada sol kulağı gözüme ilişti."
GEORGES DUHAMEL,
Gece Yarısı İtirafı, İstanbul, 1971, s.11.
Hakkını yemeyeyim 2011 de gayet iyiydi. 2010 için aynı şeyi
söyleyemeyeceğim.
2012’den iki beklentim vardı. İkisi de gerçekleşti. İlki 9
Mart 2012’de, ikincisi 14 Haziran 2012’de.
2013’ten de iki beklentim var. Gerçekleşirse ne iyi olur.
Gerçekleşmezse, dünyanın sonu değil elbette. Ağzımızın tadı bozulmasın da, varsın duvara asamadığımız bir kağıt parçası eksiğimiz olsun. Allah sağlık, afiyet versin yeter.
Hepimize, herkese…
Hüseyin Cem ÇÖL
31 Aralık 2012 - H 309
Eşiğinde Bir Küpün
“Hayatın, bizim ona verdiğimizden başka bir anlamı
yoktur”.
Prof. Dr. Özcan KÖKNEL
Hafta
sonunda “Küp” serisinin üç filmini arka arkaya izledim. Allahtan biraz Kafka,
biraz da tasavvuf okumuşluğum var da, filmlerin dünyasına fransız kalmadım. Yoksa
bilim-kurgu gerilimlerinden hiç hazzetmem.
Vikipedi yardım etsin, filmlerin genel zeminini aktarayım : “Üç
filmde de amacı ve kökeni tamamen belirsiz dev, mekanik ve küp şekilli bir yapı
var. Yapı küçük küp şekilli birçok odadan oluşuyor. Odalarda tavanda, zeminde
ve yanlarda olmak üzere altışar tane kapı var. Her bir kapı tıpatıp aynı olan
başka odalara açılıyor. Odalardan bazıları güvenli, bazılarında da odaya giren kişiyi öldüren alev
makinası, dikenli tel gibi bubi tuzakları bulunuyor. Her olayda bir grup
yabancı, neden ve nasıl oraya getirildiklerini bilmedikleri bu gizemli yapıda
uyanıyorlar. Grup, küpün sırrını ve neden orada olduklarını öğrenmeye
çalışırken bir taraftan da esaretten kurtulmak için birarada bulunmak, tuzaklardan
kurtulmak ve labirentin çıkışını bulmak için yeteneklerini birleştirmek
zorundadırlar. Ancak küpte bulunmanın yarattığı baskı karakterlerden bazılarını
çıldırtıp diğerlerini öldürmeye başlamasına yol açıyor.”
Aslında
şu özet, “Küp” serisinin Kafka’nın “Değişim”, “Şato” ve “Dava” yapıtlarının karmasından
ibaret olduğunun, hiç değilse esinlenme olduğunu, hadi onu da geçelim Kafka’nın
açtığı yoldan ilerlendiğini açıkça gösteriyor.
“Değişim”:
Her olayda bir grup yabancı neden ve nasıl oraya
getirildiklerini bilmedikleri bu gizemli yapıda, küpün içinde uyanırlar. Gregor
Samsa’da, bir sabah uyandığında kendisini böcek olarak bulmuştu. Biz insanlar
da anne karnından çıkıp uyandık ve kendimizi insan olarak bulduk. Ve içinde
bulunduğumuz bu kaotik ortamı (=dünyayı) anlamaya, çözmeye ve bu ortamda tutunmaya çabalıyoruz.
Gregor Samsa gibi, küptekiler gibi…
“Şato” : Küpün sahibi kim? Bizi buraya kapatan kim? Biz,
küptekiler, bu maceranın sonunda Şato’nun sahibine ulaşacak mıyız? Hatırlatayım
Bay K. ulaşamadı. Fahişeler, polisler, aptallar, köylüler arasında yaşayıverdi.
Hep iddia edildiği gibi, tüm bu olup bitenlerin amacı O’na “ulaşmak” mı yoksa ulaşmak
için çaba harcamak mı? İkincisine züğürt tesellisi diyelim, iyi de bu çaba niye?
Kurgulamadığımız bir oyunun içinde debeleniyoruz, ödüle kavuşmak için. Ödül ne
o bile tam belli değil. Hem O’na ulaşmak neden bu kadar zor, neden karmaşık ve
neden bu kadar çok labirent var?
Yeni bir yılın eşiğindeyiz, yeni bir küpü açmak üzereyiz… Biz
küptekiler, “halimiz itten beter, keyfimiz paşada yok” deyip, derin meseleyi
fazla kurcalamadan yaşayıp gidiyoruz. Başka ne yapacaksın? Meryem’in dediği
gibi “düşünsen ne olacak, o da başka bir çaresizlik!” Peki Şato’nun sahibinin
keyfi nasıl? Tüm bu kurguladığı düzene, bizlere bakıp ne düşünüyor, ne
hissediyor? Pişman mı? Fişi çekmediğine göre –henüz- pişman değil… Fişi çekmek
için neyi bekliyor? Bizi kurgularken ne umdu ve sonuçta ne buldu? Bir şey ummadı
ve bir şey bulmadı ise, tüm bu anlamsızlığa neden katlanıyor? Neyi bekliyor?
Godot’un gelmesini mi?
“Dava”: Küptekiler suçlu. Fakat, hiçbiri suçunun ne olduğunu bilmiyor.
Ve daha felaketi: Bütün ömrünü, bilmediği bir suçtan aklanmak için harcıyor,
harcıyoruz. Gerçek yargıç kim, mahkeme nerede belli değil. Hayatımız aklanmak için
mahkeme (cami, kilise, sinagog) aramakla, yargıç aramakla geçiyor. Ve asıl
önemlisi neden suçlanıyoruz? Hayata gelmeyi biz istemedik ama hayat denilen
uzun davayı sırf aklanmak için öğütüyoruz. Fakat biz ne yaparsak yapalım
davanın neticesi değişmeyecek. Kurguyu kuran, davanın neticesini de biliyor. “Bir
köpek gibi” öleceğiz. Jozef K. gibi. O halde aklanmak için çabalamanın da
anlamı yok.
***
Bu kadar soru sordum. Kendi cevabımı yazayım da ne dediğim
anlaşılsın :
Evvela, evet bir küp var, küp gerçek, biz de gerçeğiz, küp gerçek ise küpün
sahibi haydi haydi gerçek. Gerisi ise teferruat.
Saniyen, bize küpün anlamı budur diye yüzyıllardır sunulanların
hepsi, birilerinin küpün anlamı diye bellediklerinin dayatması. Bu nokta mühim.
Salisen, herkes küpün anlamını kendi bulacak. Anlam bulamıyorsa,
anlamsızlık anlam olacak. Herkesin bulduğu anlamın aynı olma zorunluluğu da
yok. Tek doğru cevap yok bu kaotik ortamda. Sadece anlam arama çabası var.
Rabian, her şey iyi de PEKİ BU ÇABA NİYE VAR?
Eh bari bir çabamız da olsun şu dünyada. Yoksa geçer mi koskoca bir
ömür?
Benim anladığım budur, vesselam.
Hüseyin Cem ÇÖL
31 Aralık 2012 – H 309
30 Aralık 2012 Pazar
Borç… Borçlar…
Biraz soru çözelim. İçimiz açılsın. J
7 Temmuz 2012 KPSS Borçlar Hukuku soruları :
23. Aşağıdakilerden hangisi, Türk Borçlar Kanunu’nda yer
alan yazılı şekil yerine geçen metinlerden biri değildir?
a) İmzalı mektup
b) Cep telefonu ile gönderilen mesaj (SMS)
c) Aslı borç altına girenlerce imzalanmış telgraf
d) Teyit edilmiş olan faks mesajı
e) Güvenli elektronik imza
atılarak gönderilen ve saklanan belge
Metin + İmza = Yazılı şekil. Cevap Bursa.
TBK
m.14 : Yazılı şekilde yapılması
öngörülen sözleşmelerde borç altına girenlerin imzalarının bulunması
zorunludur. Kanunda aksi öngörülmedikçe, imzalı bir mektup, asılları borç altına girenlerce imzalanmış
telgraf, teyit edilmiş olmaları kaydıyla faks veya buna benzer iletişim
araçları ya da güvenli elektronik imza ile gönderilip saklanabilen metinler de
yazılı şekil yerine geçer.
24. Genel işlem koşulları ile ilgili aşağıdaki ifadelerden
hangisi yanlıştır?
a) Genel işlem koşullarının düzenlendiği çok sayıdaki
sözleşme metinlerinin, o koşulların genel işlem koşulu olarak değerlendirilmesi
için, özdeş olması zorunludur.
b) Türk Borçlar Kanunu’na göre koşulların kapsamı, yazı türü
ve şekli de genel işlem koşulu niteliğini taşımaları bakımından önemli
değildir.
c) Bir koşulun genel işlem koşulu sayılabilmesi için ileride
çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanılmak amacıyla hazırlanmış olması gerekir.
d) Bir sözleşme şartının Türk Borçlar Kanunu’na göre genel
işlem koşulu sayılabilmesi için bu koşulun asıl sözleşmede veya sözleşme ekinde
yer alması önem taşımaz.
e) Sözleşmeye, sözleşme koşullarının her birinin
tartışılarak kabul edildiği yönünde konulacak hükümler tek başına o sözleşme
koşullarını genel işlem koşulu olmaktan çıkarmaz.
Genel işlem koşulları 6098 sayılı yeni TBK’na yeni girdi.
Girer girmez de sınavda sorulmuş. Anlaşılan bir-iki yıl meslek sınavlarında genel
işlem koşullarından soru gelmesi muhtemel. Aman dikkat. Ve TBK m.20-25’in iyi
öğrenilmesi kâfi. Dallanıp budaklanmaya gerek yok. Altı üstü birkaç madde.
Cevap Adana. Özdeş olması zorunlu değil.
TBK m.20/2 : Aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin özdeş olmaması,
bu sözleşmelerin içerdiği hükümlerin, genel işlem koşulu sayılmasını engellemez.
25. Aşırı yararlanma sonucunda sömürülen kişiye (zarar gören
kişiye) Türk Borçlar Kanunu ile tanınmış haklar bakımından aşağıdaki
ifadelerden hangisi doğrudur?
a) Sömürülen kişi sözleşmeyi, sözleşmenin kurulmasından
itibaren 1 yıl içinde iptal edebilir.
b) Sömürülen kişinin sözleşme ile bağlı olmaması Türk
Borçlar Kanunu’na göre mümkün olmayıp sadece oransızlığın giderilmesini talep
hakkı vardır.
c) Sömürülen kişi, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile
bağlı olmadığını diğer tarafa bildirebilir ya da sözleşmeye bağlı kalarak
edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
d) Sömürülen kişi, sözleşme ile bağlı olmadığını aşırı
yararlanmanın sebebi ne olursa olsun sözleşmenin kurulmasından itibaren 10 yıl
içinde ileri sürmelidir.
e) Oransızlığın giderilmesini talep etmede, sömürülen kişiye
Türk Borçlar Kanunu ile tanınan kısa süre 2 yıldır.
Ya…
Ya da… Bu da yeni bir hüküm. Eskiden sadece iptal hakkı vardı gabine uğrayanın.
Şimdi hakkı ikilendi. Sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın
giderilmesini de isteyebiliyor. Yasadaki değişikliklere dikkat!
TBK
m.28 : Bir
sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu
oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da
deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar
gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa
bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler
arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
26. Usta A ile çırağı B, bir binanın dış cephe tadilatını
yaparlarken çırak, ustasına uzatmak için eline aldığı çekici aşağıya düşürür ve
o sırada aşağıdan geçmekte olan C, kafasına isabet eden çekiç sebebiyle ağır
şekilde yaralanır.
Bu olay ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
a) Bu olayda usta A’nın C’ye karşı sorumluluğu adam
çalıştıranın sorumluluğu kapsamında değerlendirilir.
b) Adam çalıştıranın sorumluluğunun doğabilmesi
için A ile B arasında adam çalıştırma ilişkisinin bulunması gerekir.
c) Adam çalıştıranın sorumluluğu kusursuz
sorumluluk türü olduğu için A’nın C’ye karşı sorumluluğunun doğmasında kusurlu
olup olmaması önemli değildir.
d) Adam çalıştıranın sorumluluğu özen ilkesine
dayandığından kurtuluş kanıtı getirilebilen bir sorumluluktur; A kurtuluş
kanıtı getirerek sorumluluktan kurtulabilir.
e) A’nın sorumluluktan kurtulmasında, işletmenin
çalışma düzeninin bu zararın doğmasını önleyecek yeterlilikte ve nitelikte
olmasını sağlamamış bulunması önemli değildir.
Beceriksizce ve acemice hazırlanmış bir soru. Cevap Edirne.
TBK
m.66/3 : Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın
doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin
faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür.
27. A ve B, 25 Ocak 2012’de yaptıkları sözleşme ile A’nın
B’ye 2 ton pirinç teslim etmesini ve teslimatın bir sonraki ayın ortasında
yapılmasını kararlaştırırlar.
Bu olaya göre A, 2 ton pirinci hangi tarihte teslim
etmelidir?
a) 14 Şubat 2012
b) 15 Şubat 2012
c) 16 Şubat 2012
d) 28 Şubat 2012
e) 29 Şubat 2012
Ayın ortası denmişse, ayın onbeşi anlaşılır. Tamamlayıcı
hükme en sık verilen örnek. Borçlar’a gelmeden Hukuka Giriş dersinde öğretilir
bu. Bursa.
TBK
m.91/1 : Borcun ifası için bir ayın başlangıcı veya sonu belirlenmişse, bundan
ayın birinci ve sonuncu günü; ayın ortası belirlenmişse, bundan da ayın
onbeşinci günü anlaşılır.
28. Geçerli olarak kurulmuş olan ve sürekli borç ilişkisi
doğuran bir sözleşmenin sonradan ortaya çıkan bir nedenle ileriye etkili olmak
üzere sona erdirilmesine ne ad verilir?
a) Kesin hükümsüzlük
b) Dönme
c) İptal
d) Fesih
e) Eksiklik
Adana, Ceyhan, Edirne “geçersizlik türleri”. Bursa ve
Denizli’de ise sözleşme “geçerli”. Geçerli ama sona erdiriliyor. Geriye etkili
ise “dönme”, ileriye etkili ise “fesih”. Denizli.
6 Mayıs 2012 Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı Sınavı
Borçlar Hukuku soruları :
21. Geçerlik şartı olarak şekil ile ilgili aşağıdaki
ifadelerden hangisi yanlıştır?
a) Amaçlarına göre şekil türlerinden biridir.
b) Şekil serbestîsi ilkesinin istisnası niteliğini
taşır.
c) Geçerlik şartı olarak kanunda öngörülen şekle “kanuni
şekil” adı verilir.
d)
Şeklin taraflarca geçerlik şartı olarak
kararlaştırılması durumunda bu şekle “iradi şekil” adı verilir.
e)
Geçerlik şartı olarak getirilen şekle uymamanın
yaptırımı, iptal edilebilirliktir.
Kesin hükümsüzlüktür. Edirne’deki vaziyet yanlış ve
yakışıksız.
TBK
m.12/2 : Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak geçerlilik
şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.
22. A, B’nin taşınmazını 250.000 TL’den alır, ancak tapuda
yapılan sözleşme ve tescil işlemleri sırasında satış bedeli olarak 100.000 TL
gösterilir.
Bu olay ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
a)
Bu olayda mutlak muvazaa vardır.
b)
Bu olayda muvazaanın olabilmesi için, A ile
B’nin muvazaa konusunda anlaşmış olmalarına gerek yoktur.
c)
Bu olayda, bedelde muvazaa şeklinde ortaya çıkan
kısmi muvazaa vardır.
d)
Bu olayda sözleşmenin niteliğini değiştiren
muvazaa vardır.
e)
Bu olayda gabin vardır.
Evet kısmi muvazaa.
23. Karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde sözleşme
taraflarından biri, borçlandığı edimi ifa etmeden veya ifasını teklif etmeden
ifayı talep ederse diğer tarafın ifadan kaçınmasına imkân tanıyan karşı hak,
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Zaman aşımı
b) Takas
c) Ödemezlik defi
d) İbra
e) Alacağın temliki
Cevap çok açık ödemezlik defi de, bu kadar kör gözüme
parmağım sorular biraz ayıp olmuyor mu koskoca hakim-savcı sınavında?
24. Sorumluluk hukuku açısından kusur çeşitleri ile ilgili
aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
a) Sorumluluk hukuku açısından kusur, kasıt ve ihmal olmak
üzere ikiye ayrılır.
b) Sorumluluk hukuku bakımından, aksine bir düzenleme
bulunmadıkça hafif ihmal dahi sorumluluğun sebebi olabilir.
c) Kasıt, tasarlama (tasavvur) ve isteme (irade) olmak üzere
iki unsurdan oluşur.
d) İhmalin temelinde; gereken özenin gösterilmemesi, özen
eksikliği yatmaktadır.
e) Hukukumuzda ihmalin ölçüsü mutlak surette subjektiftir.
Borçlar hukukunda “mutlak” terimi çok sık kullanılmaz.
Esasen “mutlak surette” teriminin geçtiği her dersin sorusunda acaba kuşkusunu
korumak gerekir. Biz de esas olan kural olarak’tır. Mutlak, istisnadır. Edirne.
25. Boya işleri ile uğraşan A, üç yıldır birlikte çalıştığı
yardımcısı B ile bir evi boyarken B pencere kenarlarını boyadığı sırada
elindeki fırçayı pencereden aşağı düşürür ve oradan geçmekte olan C, kafasına
isabet eden fırça sebebiyle yaralanır.
Bu olay ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
a)
Bu olayda olağan sebep sorumluluğu söz
konusudur.
b)
Zarar gören C ile boyacı A arasında sözleşmeye
dayalı herhangi bir ilişki bulunmamaktadır.
c)
A’ya kurtuluş kanıtı getirerek sorumluluktan
kurtulma imkânı tanınmamıştır.
d)
Bu olayda A bakımından sorumluluğun doğması
için, A ile B arasında bir bağımlılık (tabiiyet) ilişkisi aranır.
e)
C’nin bu olaydan kaynaklanan ve A’ya karşı ileri
sürebileceği tazminat talebi bir yılda zaman aşımına uğrar.
Ceyhan yanlış. Kurtuluş kanıtı getirme imkanı tanınmış.
TBK
m.66/2 : Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken,
gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli
özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz.
Ayrıca E seçeneği, 6 Mayıs 2012 tarihinde yürürlükte olan
818 sayılı BK açısından doğru, ancak 1 Temmuz 2012’de yürürlüğe giren 6098
sayılı TBK açısından yanlış. Zamanaşımı süresi 1 yıldan 2 yıla çıkarıldı.
Ara Değerlendirme : Adli Yargı Hakim-Savcı Adaylığı
sınavında Borçlar Hukuku Genel Hükümler’den 5 soru sorulmuş. Bu sınava
hazırlananlara benim tavsiyem, TBK metnine ağırlık versinler. TBK’nu iyi
kavrayan bir öğrencinin, full yapmaması imkansız. Kendi adıma, sınavlarda TBK’nu
serbest bırakmakla isabetli davranmışım.
26. Yapımcı ile tek satıcı arasında gerçekleştirilen tek
satıcılık sözleşmesinin hukuki niteliği bakımından aşağıdaki ifadelerden
hangisi doğrudur?
a) Çifte tipli karma sözleşme
b) Kendisine özgü yapısı olan (sui generis) sözleşme
c) Kombine sözleşme
d) Bileşik sözleşme
e) Sonuçları talih ve tesadüfe bağlı sözleşme
Bursa.
27. A, B’ ye buzdolabını satar ve teslim eder. Ancak iki gün
sonra C isimli bir kişi gelip kendisinin buzdolabı üzerinde intifa hakkının
bulunduğunu iddia eder. C’nin bu iddiasının doğru olması hâlinde A’nın B’ye
karşı sorumluluğu ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
a) A’nın herhangi bir sorumluluğu yoktur, çünkü A satıcı
olarak kendi yükümlülüğünü yerine getirip satım konusu eşyanın mülkiyetini B’ye
geçirmiştir.
b) A’nın herhangi bir sorumluluğu yoktur, çünkü C sadece
intifa hakkı iddiasında bulunmuştur, bu durumda A’nın herhangi bir sorumluluğu
doğmaz.
c) A’nın satıcı olarak zapta karşı tekeffül borcu olduğu
için A, B’ye karşı sorumlu olacaktır.
d) Olayda maddi ayıp vardır, A’nın bu nedenle ayıba karşı
tekeffül borcundan dolayı sorumluluğu söz konusudur.
e) A temerrüde düşmüştür, bu nedenle temerrüdün
sonuçlarından sorumludur.
Ceyhan.
28. A ile B noterde düzenledikleri bir sözleşme ile A’ya tek
taraflı irade açıklaması ile B’ye ait bir taşınmazın alıcısı olabilme yetkisini
verirler.
Buna göre A ile B arasında aşağıdaki sözleşmelerden hangisi
akdedilmiştir?
a)
Taşınmaz satım sözleşmesi
b)
Taşınmaz bağışlama vaadi
c)
Ön alım sözleşmesi
d)
Alım sözleşmesi
e)
Geri alım sözleşmesi
Denizli.
29. A, İzmir’in Bostanlı semtindeki evini B’ye kiralamıştır.
Bu kira sözleşmesinde A, aşağıda yer alan sebeplerden hangisi ile B’yi
kiralanan taşınmazdan tahliye etme (çıkarma) hakkına sahip değildir?
a) A’nın kendisinin söz konusu taşınmazı mesken olarak
kullanma ihtiyacı içine girmesi
b) A’nın oğlunun İzmir’de bir üniversite kazanması
sonucunda, İzmir’de yaşama ve taşınmazı kullanma ihtiyacının doğmuş olması
c) A’nın kardeşinin İzmir’de açtığı bir iş yeri sebebiyle
sık sık İzmir’e gidip gelmesi gerektiğinden onun İzmir’e gittiği zamanda bu taşınmazda
kalma ihtiyacının doğmuş olması
d) A’nın mimar olan eşinin işlerini büyütüp İzmir’de bir
büro açmak zorunda kalması üzerine, taşınmazı kullanma ihtiyacının doğmuş
olması
e) Taşınmazın ciddi ve esaslı onarım gerektirmesi sebebiyle
A’nın bu esaslı onarımı yaptırmak istemesi
Şıklar içinde en az önemlisi “kardeş” gibi duruyor. Ceyhan.
30. Aşağıda yer alan sözleşme konularından hangisini
içermesi hâlinde A ile B arasında yapılan sözleşme, bir eser sözleşmesi
niteliği taşımayacaktır?
a) A’nın B’ye bir ev inşa etmesi
b) A’nın B’ye bir pantolon dikmesi
c) A’nın kalp hastası B’yi tedavi etmesi
d) A’nın B için bir reklam kampanyası planlaması
e) A’nın B’ye ait yarış atını eğitmesi
Ceyhan.
Ara Değerlendirme : Borçlar Hukuku özel hükümler sorularını
daha teknik bekliyordum. Beklediğimden daha yüzeysel ve basitti.
Sonuç : Gerek KPSS’de, gerekde Adli Yargı Hakiim-Savcı
Adaylığı sınavında, Borçlar Hukuku dersinde başarılı olmanın tek anahtarı var:
O da Türk Borçlar Kanunu’na hakim olmak. Teoriyle falan kafa doldurmaya gerek
yok. Kanunu bilen, full çeker bu sınavlardan.
Hüseyin Cem ÇÖL
30 Aralık 2012 – Pelitli
29 Aralık 2012 Cumartesi
Veda Yazısı
"Olanda hayır vardır."
Dersler bitti. Geçtiğimiz hafta her gün birer ikişer perdeler
kapandı. Her dersin sonunda kırık dökük cümlelerle bir veda konuşması yaptım
ama bir de veda yazısı yazmalı ki tam olsun. Hem benim veda yazım fena
değildir, bununla beraber epey zamandır kimseye veda etmiş de değilim, biraz
paslanmış olabilirim ama bir deneyeyim.
Önce şunu ifade edeyim: Yorucu bir dönem miydi? Kesinlikle
evet. Üç aylık maratondan yorgunlukla çıktım ama içim de rahat. Sorumlusu
olduğum derslerin en iyi şekilde öğrenilebilmesi için kendi sınırlarımı epeyce
zorladım. Geniş geniş “elimden geleni yaptım” diyebiliyorum. Bu benim açımdan kâfi.
Şüphesiz daha iyisi olabilir, olabilirdi. Şikayet etmeyi sevmediğim için,
bahanelerin ardına saklanmak da istemiyorum. Olabilirdi peki neden daha iyisi
olmadı? Bu sorunun cevabı galiba hayatın ana gerçeğiyle ilgili. Daha iyisinin
ne olduğunu yaşadıkça, yaptıkça öğreniyoruz. Ve bu öğrenme sürecinde hatalar,
yanlışlar da yapabiliyoruz. Hazır bilgiyle işe girmiş değiliz. İşi yaptıkça –yaşadıkça-
doğrunun ne olduğunu, hayatın gerçeğini ve kendi gerçeğimizi anlayabiliyoruz. Şu
üç aylık maratonda, daha iyinin ne olduğunu ve kendi kapasitemi biraz daha
anlamış durumdayım. Seke seke, kıra döke yürüsem de, kendi adıma yürümekten
memnunum.
Kendi adıma yürümekten memnunum peki acaba benimle beraber
şu üç ayı yürüyerek geçirenler de memnun mu? Mutlaka memnun kalanlar
olabileceği gibi, memnun kalmayanlar da olabilir. Benim için asıl muhatap, her
hafta karşısına çıktığım bine yakın öğrenci kitlesi değil, kendi vicdanımdır. Eğer
işimi elimden geldiğince hakkıyla yapabilmiş isem vicdanen rahatımdır,
yapabileceğim bir şeyi yapmamışsam zaten benim cezamı vicdanım keser, kesmiştir. Bununla
birlikte kalp kalbe de karşıdır. Vicdanımla barışık olduğum anlarda
öğrencilerden de olumlu tepki almışımdır; vicdanımın beni cezalandırdığı
anlarda da öğrenci öteki yüzünü gösterir. Sözün özü, vicdanımın rengi
öğrencilerin yüzüne yansır. Üç ay boyunca girdiğim derslerde genellikle
mütebessim çehrelerle karşılaştım. Bu, kendi adıma derslerden geçtiğimin
tescilidir.
Biraz özele inip tek tek hesap özeti çıkarayım.
İKTİSAT bölümü öğrencilerine : Sizlerle haftada iki gün ders
yaptık. Sabah-akşam, tek-çift diye ayrıldığınıza göre, bir hafta içinde toplam 8
ders. En çok emek verdiğim ve en çok zorlandığım bölüm sizler oldunuz
diyebilirim. Yine de emeklerime değdi. Tüm derslerime katılım oldukça iyiydi.
Fakat akşam dokuzda ders yaptığım gruba ayrıca teşekkür mü etmeliyim yoksa esef
mi etmeliyim bilemiyorum. Kaç defa, sınıfta kimseyi bulamasam da eve gidip
dinlensem umuduyla sınıfa girdim ama yine birkaç düzine öğrencinin beni hazırolda
beklediğini görünce… neyse… J
ÇEKO bölümü öğrencilerine : Sizlerle sadece haftada 1 ders
yapabildim. Bu yüzden sizlere iktisatçılar kadar emeğim geçti diyemem. Fakat
her dersimi ilgiyle dinlediniz. En azından ilgiyle… Birkaç öğrenci dışında
derse aktif katılım düşüktü. Oysa bildiğim kadarıyla en çok hukuk dersi alan
bölüm sizinki. Sizden daha donanımlı olmanızı ve beni zorlamanızı beklerdim.
EKONOMETRİ bölümü öğrencilerine : Sizle de haftada 1 defa, “az
ama öz” ders yapabildim. Fakat, sayıca bir düzineyi ancak bulabildiğiniz için
daha yakın ve sıcak bir iletişim içinde geçti derslerimiz. Hatta dersime gelen bütün
öğrencilerin isimlerini tek tek sayabilirim. Dur bi deneyeyim : Sultan, Adem, Mustafa, Abdülhamit, Barış, Sevinç, Gönül, Nazlı, Ayşe, Hilal, Canan,
Seher… Yanlışım yoktur umarım.
Ara not : İKTİSAT, ÇEKO, EKONOMETRİ bölümü öğrencilerine
ikinci dönem dersim yok. Yani, bu yazı, onlar açısından ve benim açımdan tam bir veda yazısı.
Hepinizin yolu açık olsun diyorum.
ULUSLAR ARASI İLİŞKİLER ve KAMU YÖNETİMİ bölümleri
öğrencilerine : İki bölümü bir arada
andım. Çünkü sizlere hem aynı gün –Cuma günü-, hem de aynı dersi –Borçlar Hukuku-
anlatmaya gayret ettim. Benim açımdan bu dönemin en rahat, en huzurlu, belki de
en verimli dersleri bunlar oldu diyebilirim. Haftanın son günü olmasına rağmen,
sayenizde, tatlı bir yorgunlukla hafta sonuna girdim. Umarım başka bir derste
daha birlikte oluruz.
HUKUK 2. Sınıf öğrencilerine : Sizler yabancı değilsiniz.
Beni de biliyorsunuz. En çok önem verdiğim sınıf olduğunuzu defaatle söylemiştim,
şimdi de alenen söylemiş oluyorum. Vizeye kadar yaptığım derslerde istediğime
yakın performansta sizlere ders yapabildim, fakat vizeden sonra ağır ders
programım içinde esneklik gösterdiğim ilk sınıf –maalesef- siz oldunuz. Balondan
aşağı atılan ilk kum torbası. Bu yüzden size karşı mahcubum. Ama sizler yabancı
değilsiniz. Beni affedeceğinizi umuyorum. İkinci dönem sizlerle ağır ders
temposu içine girip canınızı yakacağıma söz veriyorum.
HUKUK 3. Sınıf öğrencilerine : Normalde iki dönemde okutulan
iki dersi, Ticari İşletme Hukuku’nu ve Kıymetli Evrak Hukuku’nu, sizlerle bir
dönem içinde beraber işledik. Kendi adıma söylemem gerekirse, hiç de fena
geçmedi bu dönem. Hem sizle genellikle haftada iki gün ders yaparak, ders
konularını daha geniş ve ayrıntılı işlemeyi başardığımı düşünüyorum. Şüphesiz
dersler daha iyi olabilirdi. Ancak bu kadar olabildi ve malumunuz “olanda hayır
vardır”.
Bu yazıyı nasıl bağlamalı?
Aslında veda yazısı yazmak gibi bir niyetim yoktu. Ta ki
akşam saatlerinde Uygar’dan mail alana dek. Teşekkürler Uygar. Hem kendi
yazdıkların için, hem de bu yazıyı bana yazdırdığın için. Yolun açık olsun.
Evet, şimdi uyuyabilirim.
Evet, şimdi uyuyabilirim.
Hüseyin Cem ÇÖL
29 Aralık 2012 – Pelitli
26 Aralık 2012 Çarşamba
Altı Soru Daha
Yine uyku tutmadı. Normal bir insan uyku tutmayınca mutfağa gider, ya uykusunu hepten kaçıracak ya da uykusunu getirecek bişeyler yer. Bense bilgisayar başına geçip geçmiş yıllarda meslek sınavlarında çıkan hukuk sorularını çözüyorum. Öldüğümde mezar taşıma “Bir garip adem idi. Bütün hayatı Adana-Bursa-Ceyhan-Denizli-Edirne arasında seyahat etmekle geçti. Nasıl bir seyahat ise, Adana ve Ceyhan’ı bir gün bile görmedi” yazılsın. Vasiyetimdir.
Lafı
uzatmayayım. Bu sabah ki “çözelim, eğlenelim, kam alalım hayattan” başlıklı
eğlenceliğimizin malzemesi yine ÖSYM’den, 7 Temmuz 2012 KPSS’de çıkan Ticaret
Hukuku soruları. Hepi topu altı tane.
Buyrun :
29. Ticari
temsilcinin (ticari mümessilin) müvekkil tacir adına ve ticari işletme ile
ilgili olarak aşağıdakilerden hangisini yapabilmesi için açıkça
yetkilendirilmesi gerekir?
a) Tacirin ticari işletmesine
dâhil taşınmazlar üzerinde sınırlı ayni hak kurmak
b) Tacir adına ödünç sözleşmesi
yaparak bankadan kredi çekmek
c) Tacir adına bono düzenlemek
d) Avukat
olmasa bile ticari işlerle ilgili davalarda, mahkemede taciri temsil etmek
e)
İşletmede çalışacak işçiler ile hizmet sözleşmesi akdetmek
Ayn mal
demek malum. Bu mal taşınmaz olunca daha bir önemli hal alıyor. Yunus Emre’nin “Mal
da yalan, mülk de yalan, var biraz da sen oyalan” sözlerinin, maalesef,
çağımızda geçerli karşılığı yok. Yunus Emre, Ticaret Kanunu’nu hazırlayan
heyette başkan olsaydı, anlaşılan birkaç maddelik minik bir TTK’mız olurdu.
Öğrenci de, hoca da bayram ederdi. Cevap Adana elbette.
30. Ticari
iş ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
a) Taraflardan biri için ticari
sayılan iş, arada sözleşme varsa diğer taraf için de ticari sayılır.
b) Ticaret şirketi tacirin bütün
işleri ticari iş niteliğindedir.
c) Ticari bir borca kefalet hâlinde
kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsil kefalet söz konusudur.
d) Bir esnaf işletmesini
ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari iştir.
e) Ticari bir işte uygulanacak
temerrüt faizi oranı sözleşme ile kararlaştırılmamışsa avans faiz oranı üzerinden
temerrüt faizi talep edilebilir.
Denizli “ben
yanlışım” diye bağırıyor. Geçelim.
31. Adi
şirkette kâr ve zararın paylaşımı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi
yanlıştır?
a) Kâr ve zarar paylaşım oranları
şirket sözleşmesinde belirlenebilir.
b) Kâr ve zarar paylaşımına ilişkin
esaslar şirket sözleşmesiyle veya ortaklar kararıyla belirlenmemişse, ortaklar
kâr ve zararı sermayeye katılım oranlarına göre paylaşırlar.
c) Ortaklar, kâr ve zarar
oranlarını belirleme yetkisini üçüncü bir kişiye bırakabilirler.
d) Zarara katılım oranları belirlenmemişse
ortakların kârın paylaşımına ilişkin olarak kararlaştırdıkları oran, zarar
hakkında da uygulanır.
e) Adi şirkete sadece emeğini
sermaye olarak getiren ortağın, ortaklar arasında etki doğuracak şekilde, zarardan
muaf tutulması kararlaştırılabilir.
Adi
şirket bir şahıs şirketi. Anahtar bu. Şahıs şirketi olduğuna göre sermaye
ikinci planda, ortakların şahsı ön planda. O halde, kâr ve zarar paylaşımına ilişkin esaslar şirket sözleşmesiyle veya ortaklar kararıyla belirlenmemişse, ortaklar kâr ve zararı, sermayeye katılım
oranlarına göre değil, eşit olarak paylaşırlar. Bursa'ya sevgi ve salamlar.
32. Aşağıdaki
haklardan hangisi, anonim şirkette sadece azlık oluşturan pay sahiplerine
tanınmış olup pay oranı azlık oluşturmaya yetmeyen pay sahipleri tarafından
kullanılamaz?
a) Kâr payı almak
b) Genel kurul toplantısına
katılmak
c) Genel kurulda oy kullanmak
d) Genel kurul kararının iptali
için dava açmak
e) Mali konularla ilgili genel
kurul görüşmelerini erteletmek
Teknik yardım
BOZKURT’un kitabından gelsin : “Finansal
tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular, sermayenin onda birine; halka açık şirketlerde yirmide birine sahip pay sahiplerinin istemi üzerine,
genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın, toplantı başkanmın kararıyla
bir ay sonraya bırakılır. Erteleme, genel kurulun toplantıya çağrılması ile
ilgili usule uyularak pay sahiplerine ilanla bildirilir ve internet sitesinde
yayımlanır. İzleyen toplantı için genel kurul, kanunda öngörülen usule uyularak
toplantıya çağrılır. Azlığın istemiyle bir defa ertelendikten sonra finansal
tabloların müzakeresinin tekrar geri bırakılmasının istenebilmesi, finansal tabloların
itiraza uğrayan ve tutanağa geçmiş bulunan noktaları hakkında, ilgililer
tarafından, dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca cevap verilmemiş
olması şarttır (yTTK m. 420)."
Edirne.
33. Poliçe ile ilgili
aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
a)
Poliçe bedeli hem yazı
hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa rakam ile
gösterilen bedel üstün tutulur.
b)
Poliçe bedeli yalnız
yazıyla veya yalnız rakamla birden çok defa gösterilmiş olup da bedeller arasında
fark bulunursa en yüksek olan bedel geçerli sayılır.
c)
Poliçede muhatap,
ancak senedi kabul ederse ödeme yükümlülüğü altına girer.
d)
Poliçedeki imzanın el
yazısı ile atılması zorunlu değildir; güvenli elektronik imza yeterlidir.
e)
Poliçedeki imza
sahiplerinden birinin poliçeden doğan taahhütleri geçersiz olursa poliçede
imzası bulunan diğer kişilerin de poliçeden doğan taahhütleri sona erer.
Ceyhan doğru. Muhatap poliçeyi
kabul etmezse, ödeme yapmak zorunda da değil. Kabul ederse ancak ödeme yapmak
zorunda.
34. Keşide ve ödeme yeri aynı olan
çek, 01.02.2012 tarihinde düzenlenmiş ve aynı gün lehtara teslim edilmiştir.
Ancak çekin üzerine keşide tarihi olarak 01.06.2012 tarihi yazılmıştır.
Bu çekin geçerli olarak ibraz
edilebileceği son gün, aşağıdakilerden hangisidir?
a) 11.02.2012
b) 01.03.2012
c) 01.05.2012
d) 11.06.2012
e) 11.07.2012
İbraz
süresi 10 gün. Çünkü ödeme ve düzenleme yerleri aynı. İlk günü saymıyoruz.
Buradaki çeldirici nokta hangi tarihi esas alacağız? Çekin fiilen düzenlenip
teslim edildiği 01.02.2012’yi mi? Yoksa çek üzerine yazılan 01.06.2012 tarihini
mi? Elbette ikincisini. Cevap 11.06.2012.
O
tarihten üç gün sonra da ben yeni evime taşınmıştım. J
Hüseyin
Cem ÇÖL
26 Aralık
2012 – Pelitli
25 Aralık 2012 Salı
On Soru
Son günlerde “Hukuk Derslerim” bloguna gereğinden fazla kendimle
şahsen bizzat ilgili yazılar yazdım ki, hani nerdeyse burası kamuya açık günlük
gibi bir şey oldu. Hangi filmi izledim, hangi kitabı okudum, gecenin ikisinde
ne yedim, rüyamda ne gördüm vs. Pek yakında, yazılarıma “naber lan günlük” diye başlarsam kendime
şaşmam.
Fakat, buranın asıl işlevi, elbette benim yazma hevesimi tatmin
etmek değil. Asıl işlevi derslere katkı ve şimdi sabahın bu vakti derse katkı yapmak için çok müsait. Ne güzel. J
ÖSYM’nin sitesinde, mesleki sınavlarda sorulan sorular ve
cevap anahtarları yayınlanıyor. Tebrik edilesi bir uygulama. “Sınav” denilen
karın ağrısı, ne kadar şeffaf olursa şaibe o kadar az olur. Soruları yayınlamak
da şeffaflığın bir gereği.
Bu sabah nerden estiyse 6 Mayıs 2012 günü yapılan Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı Sınavındaki Ticaret Hukuku sorularına bakasım geldi. Yalan yok, amacım kendimi test etmekti. Anlattığım dersin sorularının cevabını acaba hiç düşünmeden şöyle elimle koymuş gibi bulabilecek miydim? Ve şunu gördüm ki, değil ben, İİBF’de derslerimi takip eden orta halli bir öğrenci bile, şu 10 sorudan en az 7’sini çok rahat yapabilir. Yani bu yazının ana fikri, sizlere gaz vermek ey talebe cemaati! Ben yaptım, siz de yapabilirsiniz, atla deve değil bu sorular.
(Elbette aşk ile) Buyrun :
41. Tacir sıfatının
kazanılması ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
a) Bir
ticari işletmeyi işleten kişinin tacir sayılabilmesi için, işletmeyi kendi
adına işletmesi zorunludur.
b) Küçüklere
ait ticari işletmeyi bunların adına işleten kanuni temsilci, tacir sayılır.
c) Var
olmayan bir ticari işletmeyi açmış gibi işlem yapan kişi, tacir sıfatını
kazanır.
d) Bir
ticari işletmeyi resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin almadan
işleten kişi, tacir sıfatını kazanamaz.
e) Kendisine
ait bir ticari işletme kanuni temsilcisi aracılığı ile işletilen kısıtlı, tacir
olmaya bağlanan ceza hükümlerine tabidir.
Bütünlemede aynen sorasım geldi bu soruyu. A şıkkı ben
buradayım diye bangır bangır bağırıyor.Ben de buradayım ey okuyucu, ya sen nerdesin?
42. Aşağıdakilerden
hangisinde, bir adi iş vardır?
a) Esnafın, memur
lehine bono düzenlemesi
b) Öğrencinin,
poliçeyi muhatap sıfatıyla kabul etmesi
c) Çek hesabı bulunan
ev hanımının, çek düzenlemesi
d) Gerçek kişi
tacirin annesine anneler günü hediyesi olarak esnaftan kolye satın alması
e) Ticaret
şirketinin, çalışanlarına yılbaşı hediyesi olarak dağıtmak üzere tacirden 100
adet çanta satın alması
Bak, bu da bütünleme sorusu olabilir. Öğrenci, memur, ev
hanımı çeldirici olarak şıklara pek güzel dağıtılmış ancak bono, poliçe, çek terimleri
çeldiricilere kanmam diyor. Ha bu arada cevap D. Meşrebinize göre Denizli, Diyarbakır ya da Danimarka.
43. Kolektif şirket
ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
a) Şirketin tüzel
kişiliği yoktur.
b) Hem gerçek hem
tüzel kişiler ortak olabilir.
c) Şirketin değil,
ortakların tacir sıfatı vardır.
d) Şirketin
borçlarından dolayı ortaklar iflas edebilir.
e) Şirketin ticaret
unvanında, şirketin faaliyet gösterdiği iş dalının yazılması zorunludur.
Askerlik dostum Adem bu soruyu okusaydı “oh kebap” derdi.
Hakkaten kebap. Final sınavında kebaplıklar kısmına bu soruyu ilave edebilirim.
Facebook’ta muhtemel soru müstearıyla gönül rahatlığıyla paylaşabilirsiniz.
Cevap o kadar açık ki, yazmayayım daha iyi. (Yok lan biliyorum cevabı olur mu
öyle şey!)
44. Anonim şirkette,
yönetim kurulunun şirketi temsil yetkisi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden
hangisi yanlıştır?
a) Yönetim kurulunun
temsil yetkisi, bir veya daha fazla murahhas üyeye devredilebilir.
b) Esas sözleşmede
aksi öngörülmemişse anonim şirket adına düzenlenecek belgelere, temsile yetkili
olanlardan hepsinin imza atması gereklidir.
c) Temsil yetkisi,
merkezin veya bir şubenin işlerine özgülenecek şekilde sınırlandırılabilir.
d) Temsile yetkili
olanların, görevlerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden şirket
de sorumludur.
e) Temsil yetkisinin
birlikte kullanılmasına ilişkin olarak tescil ve ilan edilen sınırlamalar
geçerlidir.
Ben bir Tekinalp’e bakıp geleyim.
45. Aşağıdakilerin
hangisinde, anonim şirkette genel kurul tarafından yürütülmesi zorunlu olan bir
görev belirtilmiştir?
a) Şirketi yönetmek
b) Şirketi temsil
etmek
c) Esas sözleşmeyi
değiştirmek
d) Bilanço, kâr-zarar
hesabını düzenlemek
e) Şirket hesap ve
defterlerini tutmak
Hani Anayasa değiştirilirken halka soruluyor ya… Anladın…
46. Aşağıdaki şirket
tiplerinden hangisi, sözlü şekilde düzenlenmiş şirket sözleşmesi ile
kurulabilir?
a) Adi şirket
b) Kolektif şirket
c) Anonim şirket
d) Limitet şirket
e) Kooperatif
Bu soruyu mezuniyet sınavında bile sormam. Düşünün o kadar
yani…
47. Anonim şirkette
genel kurul kararının iptali davası ile ilgili aşağıdakilerden hangisi
yanlıştır?
a) İptal davası,
kanuna veya esas sözleşme hükümlerine ya da dürüstlük kuralına aykırı kararlar
aleyhine açılabilir.
b) İptal davası,
şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde açılır.
c) Dava, karar
tarihinden itibaren 1 yıl içinde açılabilir.
d) Kararların yerine
getirilmesi, kişisel sorumluluğa sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her
biri iptal davası açabilir.
e) Toplantıda hazır
bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçiren pay
sahibi iptal davası açabilir.
3 ay diye bir şey anlattım gibi derste. Ben hatırladım ama
başka hatırlayan var mı bilemem. Belki ön sıralar: Gökhan, Mahmut, Selçuk,
Hamza, Gizem, Mehtap, Hatice, Uygar, Ahmet vs… Hümeyra kesin hatırlar.
48. Keşideci K
tarafından lehtar L emrine düzenlenmiş bono, teslim ve ciro yoluyla L’den C1’e,
C1’den C2’ye, C2’den L’ye ve son olarak da L’den H’ye devredilmiştir. H, ödeme
gününde senedi K’ye ibraz etmiş, K’nin ödemeden kaçınması üzerine protesto
çekmiştir.
Buna göre, aşağıdaki
ifadelerden hangisi doğrudur?
a) Senette
imzası bulunan bir kimseye ciro yapılamayacağından C2’nin L’ye yaptığı ciro
geçersizdir.
b) C2’nin
L’ye yaptığı ciro ile alacaklı ve borçlu sıfatları birleştiğinden bono ilişkisi
sona ermiştir. Bu nedenle L’nin H’ye yaptığı ciro geçersizdir.
c) Müracaat
hakkı kapsamında kendisine başvuran H’ye ödeme yapan L, C2’ye müracaat edemez.
d) H,
yetkili hamil sıfatını kazanamadığından müracaat hakkını kullanamaz.
e) L,
senette hem lehtar hem ciranta olarak gösterildiğinden asli borçluya
dönüşmüştür.
Keşideci K dediği bizim Bekir, yani borçlu. L dediği
Alacaklı yani Ahmet. Bekir, Ahmet’e bir bono vermiş ve sonra işte olaylar geliş’miş…
Ahmet, Mehmet’e, Mehmet Hasan’a, Hasan yine dönmüş Ahmet’e, Ahmet de en son Hakkı’ya
bonoyu ciro etmiş. Hakkı, ödeme gününde bonoyu cebinden çıkartıp Bekir’e
göstermiş, yani ibraz etmiş. Bekir’de “iyi ki bir bonon var, ne gösterip
duruyorsun” demiş. Hakkı da cevaben “ama bu ibraz senedi, göstermezsem olmaz ki”
demiş. Sonra benim hakkımda soruşturma açılmış. Yani benim suçum ne şimdi?
Bu arada cevap arada kaynamasın. Herkes önüne bakar, geriye
bakmaz. C2, L’nin gerisinde. Ceyhan güzel memleket. Espri kendini yazdırdı,
yoksa Ceyhan’ın nasıl bir yer olduğunu bilmem, ayrıca sıcaktan nefret ederim.
49. Keşide ve ödeme yeri aynı olan, keşide tarihi 01.06.2012
olarak gösterilmiş olan çek, 15.06.2012 tarihinde muhatap bankaya ibraz
edilmiştir.
Buna göre, aşağıdaki
ifadelerden hangisi doğrudur?
a) Keşideci
çekten caymışsa muhatap banka hesapta karşılık bulunsa bile ödeme yapmamalıdır.
b) Hesapta
karşılık varsa muhatap banka ödeme yapmak zorundadır.
c) Hesapta
karşılık yoksa hamilin, çekin karşılıksız olduğu gerekçesiyle keşideci aleyhine
çek düzenleme yasağına hükmedilmesi konusunda talepte bulunma hakkı doğmuştur.
d) Muhatap
banka, hesapta karşılık bulunmasına rağmen ödeme yapmaktan kaçınırsa hamilin müracaat
hakkı doğar.
e) Hesapta
karşılık yoksa hamilin, muhatap bankadan çek yaprağı başına ödemesi gereken
meblağı ödemesinin talep hakkı doğmuştur.
Bari buna adam gibi bir yorum yapalım. Anlaşılan ibraz
süresi geçmiş. Malum 10 gün çok kısa. Yok yarın giderim bankaya, yok daha vakti
var ertesi gün de giderim derken, sayılı gün çabuk geçer. E 10 gün geçti gitti
ne olacak? Eğer, borçlu çekten caymamışsa, banka, ibraz süresi geçtikten sonra
elinde çekle gelen hamile ödeme yapmak zorunda değil, ama canı çeker ödeme
yapar bu da mümkün. Ağanın eli tutulmaz. Ağanın elinin tutulması için, keşidecinin çekten cayması lazım. Yine Adana, yine sıcak. Sevmem demiştim, üstüme gelmeyin.
50. Aşağıdakilerden
hangisi, poliçenin zorunlu unsurlarından biridir?
a) Vade
b) Lehtarın adı ve
soyadı
c) Emre kaydı
d) Aval kaydı
e) Faiz şartı
Şu açıkta kalan dördüncü soru! Anlayan anladı. Bu arada Bursa’yı çok
severim. Çünkü Bursa, sevilecek şehirdir. Bursa’da yaşanır. Bursa, muazzam.
Bursa’da bir “anı”sı olana ne mutlu!
Hüseyin Cem ÇÖL
25 Aralık 2012 – Pelitli
23 Aralık 2012 Pazar
Azgıne & Safsalake
Fakültenin birinci sınıfında üç şube vardı: 1-A, 1-B ve 1-C. Fakülte numarası 1, 4, 7 vs. olanlar 1-A’da, 2, 5, 8 vs.olanlar 1-B’de, 3, 6, 9 vs. olanlar ise 1-C’de okuyorlardı. Benim numaram 145’ti ve şubem 1-C idi. Hani şu kantine giderken sol tarafta kalan amfi. 2. Sınıfta ise iki şube vardı. Numarası tek olanlar 2-A’da, çift olanlar 2-B’de. 3. sınıf da öyle. Ama 4.sınıfta tek bir şube vardı. Neden böyleydi bilemem. Şimdi Samsun’da avukatlık yapan ve o yıl yurtta üst ranzamda yatan ağabeyime sorduğumu hatırlıyorum bunun sebebini. “Üç şubeyle başlanır, tek şubeyle biter; çünkü epeyce bir kısım öğrenci yolda patır patır dökülür” demişti. Benimle dalga mı geçmişti, yoksa doğrusu bu muydu hâla bilemem.
Bu girizgahın asıl konuyla ilgisi yok. Sadede gelelim.
Aslolan özel hükümler olmasına rağmen, genel hükümler
dersleri nedense daha çok iz bırakır öğrenci zihninde. 2. sınıfta Ceza Hukuku Genel
Hükümler dersine A şubesine Toroslu, B şubesine Hafızoğulları gelirdi. Toroslu’nun
verdiği örnekler daha çok adam öldürme ve müessir fiile ilişkindi. Hocanın
doktora tezi muhtemelen bu suçlar üzerineydi. Duyardık ki, B Şubesi hocası
Hafızoğulları’nın verdiği örnekler hep sarkıntılık, ırza tecavüz, ırza tasaddi
üzerineymiş. Ve yine duyardık ki, Hoca örnek vererek konuyu anlatırken hayli
ayrıntıya girermiş. O yüzden Hafızoğulları bir efsaneydi fakültede. O yüzden B
şubesi öğrencilerinin İdeal’den ya da Beta’dan aldıkları Ceza Hukuku dersinin
notlarına çalışırken kendi kendilerine ve seslice güldüklerine şahit olurdunuz.
Kahkahaların sebebi, “iştirak” konusuna hocanın grup seksi örnek vermiş olması
olabilir.
Bu böyledir. Seks hem
ilgi çeker, hem ayıplanır. Çünkü azgınlık da, saflık da, salaklık da hep bu
toplumun bir parçası olagelmiştir.
Velhasıl, doğu cephesinde değişen bir şey yok.
Velhasıl, doğu cephesinde değişen bir şey yok.
Hüseyin Cem ÇÖL
23 Aralık 2012 - Pelitli
"Bahça Duvarından Aştım"
Muharrem Ertaş : Fazla otantik.
Kardeş Türküler : Fazla protest.
Şevval Sam : Fazla neşeli. Asla şikayetim yok.
Kubat : Fazla çığırtkan.
Turgay Başyayla : Fazla modern.
Eda : Fazla arabesk.
Zara : Fazla prozodi. Hayal kırıklığı.
Feryal Öney : Fazla erkeksi.
Gülşen Kutlu : Fazla ince.
Orhan Hakalmaz : Fazla yavaş.
Sevcan Orhan : Fazla dominant.
Parafonia Choir : Fazla abes.
Canan Sezgin Geylan : Fazla aceleci.
Hepsinin diline, yüreğine sağlık. Ancak yiğidin hakkını verelim.
Kardeş Türküler : Fazla protest.
Şevval Sam : Fazla neşeli. Asla şikayetim yok.
Kubat : Fazla çığırtkan.
Turgay Başyayla : Fazla modern.
Eda : Fazla arabesk.
Zara : Fazla prozodi. Hayal kırıklığı.
Feryal Öney : Fazla erkeksi.
Gülşen Kutlu : Fazla ince.
Orhan Hakalmaz : Fazla yavaş.
Sevcan Orhan : Fazla dominant.
Parafonia Choir : Fazla abes.
Canan Sezgin Geylan : Fazla aceleci.
Hepsinin diline, yüreğine sağlık. Ancak yiğidin hakkını verelim.
Ve Neşet Ertaş : Budur!
Hüseyin Cem ÇÖL
23 Aralık 2012 - Pelitli
Siyah
"Her hâl ve şartta neşeyi muhafaza,
hayatın idamesi için yegane çaredir."
Cevat Fehmi BAŞKUT
Büyük Öncül : Arka arkaya birkaç Zeki Demirkubuz filmi
izlediyseniz, üstelik hava da kapalıysa, neşeniz tümden kaçıyor, boş mezar
bulsam da içine girsem moduna giriveriyorsunuz.
Küçük Öncül : Arka arkaya birkaç Zeki Demirkubuz filmi
izledim. Önce “İtiraf”, sonra “Yazgı”, nihayet “C-Blok”. Sadece “Yazgı” filmi tek başına insanın bütün neşesini kaçırmak için kâfi. Verdiği mesaj şu : “Hayat saçma, ben de saçmayım. Hiçbir
şeyin önemi yok.” Bu iki cümle doksan dakika boyunca beynime itinayla çakıldı.
Ayrıca iki gündür Trabzon’da hava da kapalı.
Sonuç : Kıyamet kopsa daha iyiydi. Bilmem anlatabildim mi?
Hüseyin Cem ÇÖL
23 Aralık 2012 - Pelitli
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)