23 Aralık 2012 Pazar

Azgıne & Safsalake



Fakültenin birinci sınıfında üç şube vardı: 1-A, 1-B ve 1-C. Fakülte numarası 1, 4, 7 vs. olanlar 1-A’da, 2, 5, 8 vs.olanlar 1-B’de, 3, 6, 9 vs. olanlar ise 1-C’de okuyorlardı. Benim numaram 145’ti ve şubem 1-C idi. Hani şu kantine giderken sol tarafta kalan amfi. 2. Sınıfta ise iki şube vardı. Numarası tek olanlar 2-A’da, çift olanlar 2-B’de. 3. sınıf da öyle. Ama 4.sınıfta tek bir şube vardı. Neden böyleydi bilemem. Şimdi Samsun’da avukatlık yapan ve o yıl yurtta üst ranzamda yatan ağabeyime sorduğumu hatırlıyorum bunun sebebini. “Üç şubeyle başlanır, tek şubeyle biter; çünkü epeyce bir kısım öğrenci yolda patır patır dökülür” demişti. Benimle dalga mı geçmişti, yoksa doğrusu bu muydu hâla bilemem.  

Bu girizgahın asıl konuyla ilgisi yok. Sadede gelelim.

Aslolan özel hükümler olmasına rağmen, genel hükümler dersleri nedense daha çok iz bırakır öğrenci zihninde. 2. sınıfta Ceza Hukuku Genel Hükümler dersine A şubesine Toroslu, B şubesine Hafızoğulları gelirdi. Toroslu’nun verdiği örnekler daha çok adam öldürme ve müessir fiile ilişkindi. Hocanın doktora tezi muhtemelen bu suçlar üzerineydi. Duyardık ki, B Şubesi hocası Hafızoğulları’nın verdiği örnekler hep sarkıntılık, ırza tecavüz, ırza tasaddi üzerineymiş. Ve yine duyardık ki, Hoca örnek vererek konuyu anlatırken hayli ayrıntıya girermiş. O yüzden Hafızoğulları bir efsaneydi fakültede. O yüzden B şubesi öğrencilerinin İdeal’den ya da Beta’dan aldıkları Ceza Hukuku dersinin notlarına çalışırken kendi kendilerine ve seslice güldüklerine şahit olurdunuz. Kahkahaların sebebi, “iştirak” konusuna hocanın grup seksi örnek vermiş olması olabilir.  

Bu böyledir.  Seks hem ilgi çeker, hem ayıplanır. Çünkü azgınlık da, saflık da, salaklık da hep bu toplumun bir parçası olagelmiştir.

Velhasıl, doğu cephesinde değişen bir şey yok.

Hüseyin Cem ÇÖL
23 Aralık 2012 - Pelitli