"Yalan dünya yârsiz olmaz."
Aşık VEYSEL
Dün akşam eve giderken eczaneye
uğradım ve en hafifinden bir uyku ilacı satın aldım. Akşam yemeğinden sonra
baktım göz kapaklarım isyanlarda vurdum kafayı yastığa. Uyku ilacından bir
tablet bile almamış olmama rağmen, yatakta bir o yana bir bu yana döndolaş
yapmadan aniden uykuya daldım. Uyandığımda sabahın dördüydü. Nerdeyse sekiz
saat kesiksiz uyumuşum. Anladım ki, tıptan şaşmamak lazım, uyku ilacının uykusuzluğa
gerçekten yardımı oluyormuş. Bir de kullansam, düşünün, kimbilir kaç saat
uyuyacaktım.
Sabahın dördünde uyanan insan ne
yapar? Elbette kahvaltı. İki haşlanmış yumurta, bir demlik dolusu çay. Anladım
ki, insan uykusunu alınca en kuru kahvaltı bile başka bir tat veriyor.
Futbolla çok sıkı bir bağım yok, Galatasaray
taraftarı da değilim, buna rağmen kahvaltı sırasında elime kumanda aletini
aldığımda ilk önce, TRT’nin teletext’ini açıp, dün akşam Galatasaray’ın
oynadığı maçın kaç kaç bittiğini öğrenmek istedim. Oysa şu hengamede kimin kimi
yendiğinin ne önemi var? Türkiye’nin ayarı bir kez daha bozulmuşken, futbol neyime?
Anladım ki, tek ayarsız Türkiye değil, ben de biraz ayarsızım.
Kanallar arasında gezinip de Türkiye
gerçeğine rast gelmemek, Türkiye gerçeğinden bigane kalmak elbette mümkün değil.
Sabahın beşi bile olsa, içinde hep beraber boğuştuğumuz bu güzel ülkeyi analiz
etmeye çalışanların ateşli konuşmaları sürgit devam etmekte. Türkiye’de kimse
masum değil. Herkesin bir açığı var. Herkes, gözünü ötekinin açığına dikmiş
durumda, ötekinin açığını ne kadar çok dillendirirse kendi kıçındaki yırtığı
kimsenin görmeyeceğini vehmediyor. Bu ülkede herkesin tenceresinin dibi kara. Anladım
ki, bu ülkenin her ferdi esaslı bir ahlak eğitiminden geçmedikçe iflah olmamız
imkansız. İyi de bu eğitimi kim verecek?
Televizyonu kapattım. Evden çıktım.
Pazar sabahı ama yine dükkanda yapılacak iş var, çok şükür. Trabzon’da bu sabah
anlatılmaz güzel. O kadar güzel ki, acaba sahile insem mi diye bile aklımdan
geçirdim. Şifayı kapmaktan korktuğumdan denize uzaktan bakmakla yetindim. O
bile yetti, içimin yaşama sevinciyle dolması için. Anladım ki, hayat sabahları
çok güzel.
Herşeye rağmen.
Hüseyin Cem ÇÖL
29 Aralık 2013 – H 309
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder