Müzikten anlamam. O kadar anlamam
ki, arka arkaya Beethoven’ın 9. Senfonisi ile Ankaralı Namık’ın Dar Geldi Sana
Angara’sını dinleyip, ikisini de beğendiğimi söyleyebilirim. Laf aramızda kimse duymasın, gerçekten
ikisini de beğenirim. Müzikten anlamam derken ifade etmek istediğim, birincisi
rafine bir müzik beğenisine sahip değilim, konu müzik olunca mezhebim, dinim,
partim, ideolojim yok; ikincisi ise müziğin tekniğini (nota, enstrüman vs.) bilmem.
Müzikten anlamam ama müzik dinlemeyi
severim. Müzik dediğimiz, tabiatta dağılan biçimsiz seslere biçim verme arayışı
değil midir? Sesler nasıl dağınıksa, insanın ruh hali de bir o kadar dağınık. Her
insanın içinde en hayvani arzular ve en ulvi duygular birlikte at oynatıyor. “İnsan”,
insan olmaya çalışan bir hayvandır sonuçta. Hamurumuzda hayvanlık var ama
aklımız sayesinde ulaşmamız gerekenin insanlık olduğunu fehmediyoruz. O yüzden
bu kadar karmaşığız. Böyle olunca, tabiatta bulunan dağınık sesler, bazen
hayvan kalmış yanımızda, bazen de insan olmaya çalışan yanımızda rağbet buluyor
ve biz dinlediğimiz müziği beğendim diyoruz. İki sabitsiz bir yerde kesişince,
insan dinlediği müzikten zevk alıyor, ötesi laf-ı güzaf. Anlamamak, sevmeye
engel değil; işin hülasası bu.
Bu yıl, kendimle baş başa kaldığım
anların çoğunda, H 309’da, evde, arabada hep müzikle iç içeydim. İnternet
sağolsun, istediğin şarkı, türkü emrine amade. İnsan istedikten sonra, dünyanın
en ücra köşesinde dinlenen müziğe ulaşması çok zor değil. Peki ben bu yıl bunca
çeşitlilik içinde ne dinledim. Sıralayayım.
1.
Evvela, bu yıl, geçen yıl da olduğu gibi bol bol Neşet
Ertaş dinledim. Dinledim lafın gelişi. Doğrusu, “Neşet Ertaş söylerken ben diz
çöküp ders aldım” demek daha doğrusu. Çünkü, Neşet Ertaş’a bir müzisyenden çok,
“alaylı alim” gözüyle bakıyor ve öyle seviyorum.
2.
TRT Müzik, yüzlerce televizyon kanalı içinde, en çok
durakladığım kanaldı bu yıl. Bir yerde yazmıştım, TRT Müzik hariç, bütün
kanalları tek tek televizyon hafızasından silsem zarar etmiş olmam.
3.
Seksenli yıllardan kalan her şarkı yüreğimi titretmeye
devam etti bu yıl. Yine ısrarla Ümit Besen, Ferdi Özbeğen, Coşkun Sabah, Ferdi
Tayfur, Müslüm Gürses, Neşe Karaböcek, İbrahim Tatlıses dinledim her fırsatta.
4.
Bir de şu bizim Angaralılar var. Ankara yıllarımdan
kalma bir alışkanlık mı bilemem. Ne zaman dinlesem, bir daha dinlemek
istiyorum. “Hayatı tesbih yapmış sallayanları” da, “atara atar yapan Ankara
bebelerini” de, “Osman’a kaçmış Şaziye’yi de” seviyorum, ayıp değil ya.
5.
Lakin hepsi bir yana, bu yılın beni dinleye dinleye
sarhoş eden şarkısı “Yaralı”dır. Bir şarkıyı arka arkaya, hiç mola vermeden tam
17 kez dinlediyseniz, tek başına bir büyük devirmiş gibi dünyaya bir hoş bakıyorsunuz.
Bengü'cüm, bari önümüzdeki
yıl böyle şeyler yapma be kuzum. Zaten yaralı yüreğimizi daha bir tarumar
etmenin ne gereği var?
Hüseyin Cem ÇÖL
21 Aralık 2013 - H 309
21 Aralık 2013 - H 309
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder