![]() |
Gençler bilmez belki, üsttekine "kaset" denir. :) |
Saat 03.25 oldu. Daha uyumuş, doğrusu uyuyabilmiş değilim.
Televizyon ile internet arasında gidip geliyorum. Arada bir yarın anlatacağım
derslere göz gezdiriyorum. Velhasıl, klasik bir Pazarı Pazartesiye bağlayan
gece stresinin tam ortasında debelenmekteyim.
Az önce bir müzik kanalında Ceylan’dan bir şarkı dinledim. Yarı
şiirli, yarı ağlamaklı feryat figan bişeydi. Arabesk müziği sevmem diyemem,
eğer ruh halime uygunsa saatlerce dinleyebileceğim birkaç arabesk şarkıcısı var.
Mesela MFO’dan Müslüm Gürses’i ölümünden sonra daha bir seviyor, daha çok
dinliyorum. Bu adamda giderek dervişane bir hal buluyorum. Ferdi Tayfur’un da sevdiğim
pek çok şarkısı var. Leyla ile Mecnun dizisinin de bu sevgiyi pekiştirdiğini
seziyorum. Bir Orhan Gencebay’a uzağım. Gencebay bana fazla hesapçı ve soğuk
geliyor.
Neyse ben lafı Ceylan’a getireyim. Ordan bir yol açıp başka
bir şeyden bahsedeceğim zira.
Ceylan’ı “küçüklüğünden” beri bilirim. Şimdi kırklarını
sürmekte olan Ceylan yaşlanmayan kadınlardan galiba. Hala yüzü genç kız gibi.
Ceylan deyince benim aklıma Kenan abi geliyor. Ben ortaokul talebesi iken
amcamın Sivas’ta işlettiği bir çay ocağında (önce Kartal Çay Ocağı, sonra
Kartal Okey Salonu, amcam hasta Beşiktaşlıydı) esnafa çay dağıtırdım. Kenan
abi, o çay ocağının ocakçısı idi ve Ceylan’a aşıktı. Şimdi düşünüyorum da,
Ceylan aşık olunacak bir kadın değil ama işte gönül bu Kenan abi bu kadının
hastasıydı. Bana sürekli askerlik anılarını anlatırdı. Anlaşılan o ki, geride
yaşadım diyebileceği tek zaman dilimi “askerlik” dönemi idi. Evi de, Sivas’ta,
eski Askerlik Şubesinin arkasında bir sokakta idi. Çift merdivenle çıkılan iki
katlı müstakil bir evdi. Kardeşi Ertuğrul’la ortaokul sonda, aynı sınıfta (Fevzi
Paşa Ortaokulunda) okumuş olduğumdan hatırlıyorum bu ufak ayrıntıları.
Belki de yanlış hatırlıyorumdur her şeyi. Belki de Kenan
Abi, çay ocağının Ceylan hayranı ocakçısı değil de, Divriği yıllarımda
tanıdığım ama zihnimde silik izler bırakan secde ehlinden biridir.
O ev, belleğimde nasılsa yer etmiş o çift merdivenle çıkılan ev ise, kimbilir hangi şehrin hangi sokağında yıkılmayı beklemektedir.
Hüseyin Cem ÇÖL
9 Aralık 2013 – Pelitli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder