26 Mart 2013 Salı

Milli Duyguya Bir Örnek Verin...



Sis'ler içindeki 
vadi yazılarından 
nasılsa nette kalabilmiş bir numune...

Geçen hafta bir yemek parasına birkaç düzine kitap satın almıştım Cebeci’deki bir sahaftan. Satın aldığım kitapların birkaçını da okumuştum.

Bugün akşamüzeri, işte bu “sadece bir” simit parasına denk düşen kitaplardan birini elime aldım okumak için. Abdullah Demir’in “Al Gülün Dikeni” isimli kitabıydı bu. Fıkralarla süslenmiş bir otobiyografi kitabı. Yazar Abdullah Demir bir mimar. Üslubu sıcak, samimi ve tatlı. Bir kez okunduktan sonra, bir kez daha okumayı istetecek bir kitap. Fıkralarla anlatılanların ilgisini kurmakta hayli güçlük çektim. Fakat, öyle bile olsa, araya serpiştirilen fıkralar, anlatımı daha bir güzelleştirmiş, bu kesin.

Kitabı henüz bitirmiş değilim. Hatta yarılamadım bile. Aslında kitap bittikten sonra bu tür yazıları yazarım ama bugün bir sebepten dolayı dayanamayıp kuralı bozdum. Çünkü kitapta yazarın, beni epeyce güldüren, hatta kahkaha attıran bir anısını okudum. Bu hoş anıyı da paylaşmak istedim.

1929 doğumlu yazar ilkokul öğrencisi olduğu dönemden bir anısını anlatıyor:

Yıl 1939. (…) Yurt bilgisi dersi o yıl okutuldu. Sınıfta milli duygu konusunu işliyorduk. Öğretmenim Hilmi Ercan, milli duyguyu; “Milletçe ağlanan, Milletçe sevilen şeydir” diye tarif etti.

“Hatay’ın Anavatan’a kavuşmasına milletçe sevindik, Ulu Önder Atatürk’ün Ölümüne milletçe ağladık.” diye örnek verdi.

Sınıfın göze batan öğrencisi olduğum için bir örnekte benden istedi: “Pazar günü bağda çalışan ırgatlarımıza azık götürürken, eşek ürktü düştüm, kafam yarıldı, ağladım” dedim.

“Milli duygu bunun neresinde?” dedi ve dayağı yedim. Sınıf ikincisi Ahmet’e, “şimdi de sen bir örnek ver” dedi.

“Cuma günü kurulan pazardan babam irişkik (sucuk) almış. Anam da onu çömleğe koyarak duvara asmış, boyum yetmedi, bir sopa ile çömleği düşürdüm. Çömlek kafamı yardı, ağladım” dedi.

Öğretmen Ahmet’i daha kötü dövdü.

(Abdullah Demir – “Al Gülün Dikeni”, Otobiyografi, Ankara, 1994, s. 12-13.)

Hüseyin Cem ÇÖL
2006 ? - ANKARA 

Hiç yorum yok: